Musalla taşı ne hazin bir haykırıştıAn ne sessiz geliyordu Ruhuma nezaketle sesleniyordu Kalbim bu hakikati ne kadar biliyordu Akıl kifayet mi ediyordu İdrak her sahnesinde neler anlatıyordu Bilincin sermayesi niye ihmal ediliyordu Nefes üşüten vakti işaret ediyor Takatinden kesilerek hüzün zerk ediyor Hal ne kadar melülleşse de hakikati biliyor Ecel davetsiz misafir gibi geliyor Hiç olmadık yerde aczi yete düşürüyor Avunan, bahaneye sığınan niye telaş ediyor Hasta yatağında umutla bekliyor Ağrı ve sancı nüksetti mi aman diliyor Refakatçi şaşkın vaziyette etrafa sesleniyor Oysaki ecel üç koşula bağlıydı Kan, kalp ve ciğer hangisi iflas etmişse andı Korkulan ve unutulan zaman içinde hakikatti Musalla taşı ne hazin bir haykırıştı Henüz okunmaya fırsat bulunmamış kitaptı Müdavimler nasılsa mütereddit şekilde baktı Son telaş yine hüzünlü başlamıştı İçinden gelen, ne derleri önemseyen toplandı İbret ve idrak sukuta çekildi, nefisler oradaydı Kabir açıldı, toprak bir kenara yığıldı İşin her tuhaflığı oradaydı, su kapları arandı Mevta telaşla mezara kondu, hoca kıraate başladı En yakınları kabre toprak atmaya başladı Talkın vermek için hoca bir müddet bakındı Sonra nasılsa mevtaya seslenerek, sualleri anlattı Taziye için sıraya girmeye başlanmıştı Mezarlıktaki taziye yetmeyince evlere ulaşıldı Ölenin canına değsin diye kıymalı, ayran dağıtıldı Cenazeye katılanlar her halde acıkmışlardı Muhabbete dalarak kıymalının tadını çıkarttı Adap ve edepten olması gereken her şey sulanmıştı Mustafa Cilasun |