LEYLA’YA
Kalb’e sevdâ sıkılmış, bir garipti fikrimce
Gülünce gamzeleri solgun Ay’a benzerdi. Sülün derler ya hani, öyle uzun ip ince El değmemiş ateşti, gözler de ürperirdi. *** Hüzün bar bağlamıştı, sessizdi hep neşesiz Garip! düşmüş içine, tarifsiz kederlerin. Zerafet mahzun kalmış yaprak gibi kimsesiz Hasret var gözlerinde, iç çeker derin derin. *** Mercan bakışlarında bitmeyecek yalnızlık Sırmalı saçlarını, nedense küt eylemiş. Sarmışta kaderini, acımasız haksızlık Sanki lâl olmuş dili, şimdi sükut eylemiş. *** Çok korkarım düşer de bir ayyaşın eline Kendine batırıyor öldürücü zehrini. Meze olur körpecik bu insafsız âleme Saplar kendine Leylâ, zehirli hançerini. *** Ümitler yeşerterek yalnızlık hücresinde Yokluklara şimdiden göğüs gerebilmeli. Sarmış sevdâsını âşk salkımlı bahçesinde Izdırap dünyasında huzur derebilmeli. *** Cilvekâr yalnızlığa eş nicedir öteden Her daldığı rüya da bir bilinmezi bekler. O mahmur gözlerini başka eller silmeden Sinesinde ümitle, nice hayaller besler. *** Sevdânın ülkesinde, hasret şehrinde yaşar Gönül sarayları’nın sanki bir sultanıdır. Kâh gülerde nârinim, kimi zaman da ağlar Ukteler sinesinde, dinmeyen hicrânıdır. *** Leylâ bilki hazânım, sana kucaklar açan Hayranıyım Leylâ’dan öte nice Leylâ’nın. Gece rüyana girip, küçük kalbinde uçan Sar beni! ilacıyım o tertemiz sevdânın. ............. K. Kurultay |