Önceye tutsak düşlerim...
Bir temmuz gecesi yıkılacak
Sahipsiz hüznün taştan krallığı İsyankar eller eriyen balyozudur tanrının Binlerce kalesini yıkıyor ruhumun Kayıtsızlığımın gülümseyen küllerini parçalıyor işçi elleriyle Bir derinin kemikten ayrılması kadar sancılı Soluğumun tütünsüz geceleri Gursağımda duraksıyor zehirli duman Tuzak şehirlerin bağışlanamayan gölge darbelerinde Külleniyor nöbet ağlayışlarım Önceye tutsak düşlerim Sensiz düşüşün ortasında Vazgeçiyorum nefretim seni düşünmekten Nedensiz sinmiş göz yaşıma kokun Hıçkırık denizi isyanlarımla kuruttuğum Yakıyorum sevda şarkını uyutup Bir çığlık tutulması kaldırırken başını ayın Dünya söküp atarken yüreğini Ölüm denen coşku kör olup çalsana kulaklarıma sen aşksız uğultunu Kara perdeni çek gözlerime Gömüldüğün suların altından ruhumun kara deliklerine çekilen hüzün bulutları ıslanırken Yükselelim dalamanın göğe sivrilmiş bakire memesi tepelerine Şimdi haykırıyorum hiçliğin boşluğundaki kalabalığa Ve sensizlik aşındırıyor yalnızlığının sevda kayalıklarını Recep Yeşil Ataköy... |