gece olunca alırım kalemımı elime
Gece olunca alırım kalemi mi elime hep,
Bana soru sormadan dinleye o diye. Pencereme yağmur damlacıkları vurduğu esnada, Hüzün o zaman ay ile doğar yüreğimin kuytu bir köşesine. Bende bakır bir demlikte demlerdim çayımı. İşte yanımda tek eksik bir dost derken, Oda gelirdi rüzgar ile yanıma. Ve sinirli bir şekilde vurup dururdu camıma. Anlatırken derdini bana, Bir kat daha artardı hasretim uzak da ki gözlere. Şimdide ben derdimi anlatayım derken Kalemim, süzülürdü bir meltem gibi kağıdımda. Yani kimseyi dost edinemezdim kendime. Ya öylece yaşamak isterdim, ya da kimse ye anlatamazdım derdimi. Yok, bundan dolayı kimseye gücenmedim, hiçbir zaman Öylece yaşadım düşüncelerimle. Kimi zaman sürüklendim sadece düşüncelerimde. İşte düşüncelerim ne zaman böyle sürüklese beni, Yüreğim o zaman yaygarayı basardı. İşte hep ondan dolayı yüreğim ile bir dost buladık. Bir an düşündüm acaba düşüncelerimin makberi miydi bu? Artık Bütün sözlerim onunla başlıyor Yine tek başına bir kuyuda bitiyordu Belki her kuyu yeni bir başlangıçtır diyordu… Kendimi uzak tutmaya çalışırken bir anda, Her yolum ona tekabül ediyordu, Bense ona çıkan her yolun ortasında kalıyordum öylece. Bir an kulaklarıma uzaktan bir ses gelir gibi olmuştu, Başak tanelerinden gelen çığlık sesi bu Ekinler her boynunu eğdiklerinde bir çığlık daha kopuyordu. Kopan yaprakları havada uçuşurken onlar olduğu yerde… Bense kaybolan düşüncelerimi ararken, O gözlerin kayboluyordu hayatımın gözlerinde. inanamıyordum kendime, Tıpkı bir ekinin rüzgara bıraktığı küçük yapraklar gibi… |