Gönül ağlar, sine yanar
Ne vakit Hu desem
Ruhun sahibe yönelsem Kalbi elemimi bir bir zikredip Ruhumun hicran damlalarını silsem Âlemi kâinat yanarken Ümmet-i Muhammed melülle sirken İnsan kimliği sekilerleşirken Paganlık pik yapıyor, Nefs şaha kalkıyor Nereye baksam Hangi milletin vicdanını ansam Mezopotamya’yı kendi haline bıraksam İnsanlık adına utanıp bir ömür ağlasam Beşer önce insanlaşmalı Ancak o zaman kulluk idrakine kanmalı Akidesi şek ve vehimler içinde olmamalı İndirilen dine göre inanıp yol almalı Akıl, kalbin yetisidir Sevgi, ruhtan nükseden esindir Bilgi şems gibidir, istikamet nedenidir İrfan marifete davet eden basiret erkidir Aşktan söz edene bir bak Ne kadar gönlü haktadır, ne rahat Nasıl fırsatları bekler edepten çok uzak Ruhsuz, kalpsiz, anlamsız böyle yaşamak Anne ukdelerini kızında Baba kursağında kalan hevesi oğlunda Görmek ve yaşamak istiyor, sefilleşiyor Hakkını yaşamaktan da mahrum bırakıyor İnsanlık yeksan olursa Edep ve ahlak milletçe unutulursa Fırsatçılık ve pişkinlik hastalığı başlayınca An vakti işaret eder, gaflet hakikati perdeler Yaşa, nasıl istiyorsan öyle yaşa Bir başkasının da hakkı var unutmasana Edepsizlik ve ahlaksızlık yüz akın olunca Sığınmak düşer kul olana, ruhu ve kalbi bulunana Mustafa Cilasun |