davacı ve davalıdavacıyım da davalının küskün gözleri içimi ürpertiyor vaz geçiyorum suluyorum o af denen nadir elde açan nadide çiçeği kendimi de bağışlayasım geliyor içimin yanaklarını kızıl güle teşbih eden her adımımı adımı da silesim tutuyor alnımdan Tanrıdan önce ama dualarım korkulardan cesur tutuyor avuç içlerimden sadık türkülerini bağırıyoruz ölmüş baharların fatihalardan önce gölgelerine gül sunan o büyüklük burnunu çokça törpülemişken umutlar, ninniler dinliyor henüz parmağı ağzında gül kokulu beşikte ruhumu seçen bu gamlanma hali, kimleri eleğinden düşürdün uğrumda kanıyorsa gözlerimde güneşin sabaha doğacak karnı değil umrunda yokuşunda yorulduğum hayat eşiğine dizlerimi kırayım bırak soluklanayım azıcık kuşlarını bana göç et güney kentiyim dipçikleme yaralarımı henüz kabuğuna şefkatli bir el değmedi |