ALİ ATA BAKYetmişli yılların sonuydu, Gökyüzü, kurşun rengi bulutlarla örülmüş, Kasvetli bir ihtilalin tonuydu... Televizyonların tek kanallı, Ekranların siyah- beyaz, Küçük Emrah’ın henüz çocuk, Arabeskin yasak olduğu yıllardı... Henüz darbe olmamıştı. Sokaklar,en vefalı müdavimleri, Kedilere, köpeklere bırakılmamıştı... Devrimcilerin duvarlara Kızıl yağlı boyalarla Yazdıkları, özgürlük sloganlarını Kapatan beyaz kireç, Henüz dökülüp, solmamıştı... Evimize liseli kızlar gelir, Bildiri dağıtırlar, Bir sürü martavallar anlatırlardı. Hatırladığım tek şey, O kızların, Mahallenin bıyığı yeni terlemiş delikanlılarına, Göz kırpıp, gerdan kırıp, poz atmalarıydı.... Öğretmenlerimizi bazen sınıfta, Bazen miting meydanlarında görürdük. Sınıftaysa sevinir, Meydandaysa korkar, üzülürdük... Okulun basılmadığı günlerde, Bahçeye çıkardık ara sıra. Toprağı çubuklarla eşeler, Öğretmenimizin heceleyerek söylediği, Cümleleri yazardık: ’Ali ata bak’ ’Ali topu tut.’ Sırf bu fişler yüzünden keyiflenen, Sınıf arkadaşımız ’Ali’ye, Gıcık olur, çocukça bir kin duyardık... Oysa Ali ata iyi bakamamış, Topu sıkı tutamamıştı... Çünkü atı alan, Üsküdar’ı, Çoktan yarılamıştı... Sınıfın çoğu okumayı söktüğü halde, Bizim Ali hâlâ okuyamamış, Adını bile doğru dürüst yazamamıştı... ............ Sonra...Allah’ın bir eylül gününde İhtilal oldu ülkemde, Artık olağan karşıladığımız, Olağanüstü bir hal oldu ülkemde... Darbeler, rejime balans ayarı, Demokratik addedilen bir söylem, Bir yol oldu ülkemde...! ! ! İsmail Güçtaş |