KIRLANGICIN AŞK HİKAYESİ
Gözler bakışamayacak kadar uzaksa birbirinden,gönüller konuşur.
Sevgiye dair bir dil bulunur anlaşmak için. Ya da bir kalp daima vardır aşka kucak açmak için. Ey dost! bizde ki bu aşk başka, sevgisi gönül de bir kuru toprağa gönderir. Her şey geç olmadan, kapatmadan gözlerimizi hayatın butun çıplak gerçeklerine, bir kırlangıcın zarif kanadındaki çırpınışlar gibi duyarlı olmak ve herşey geçmeden farkına varmak, içinde yeşerttiğin sevdaların. Dedimya her aşığın gönlünde bir sevda vardır. Bense onmaz bir aşığım doğdugum topraklara. Günlerden bir gün hikaye bu ya, kırlangıçlardan biri bir adama aşık olmuş. Ve adamın penceresinin önüne konar,kendiyle dalgın insanı kuş edasıyla süzer dururmuş. Bir gün dile gelen kırlangıç "Seni cok seviyorum lütfen pencereyi açıp beni içeri alda birlikte yaşayalım" demiş. Kendinden bihaber yalnızlıkların içinde boğuşan adam "şeytan mısın bir Cin mi? kuytular da bir in mi? hayır olmaz" diye cevap vermiş. "Üstelik sen bir kuşsun. Nasıl dile gelir de konuşursun" diye eklemiş. Kırlangıç üzgün bir şekilde gökyüzüne doğru süzülmüş kaybolmuş. Adam olanlardan şaşkın bir halde "şu işe bak bir kuş dile geldi" diye hayıflanmış. Ertesi sabah aynı kuş aynı pencereye konduğunda,adam umursamaz tavrına ek,eline aldığı bir sopayla kırlangıcı korkutup uzaklaştırmak istemiş. Kırlangıç hiç istifini bozmadan adama seslenmiş "Lütfen sadece şu pencereyi aç ve beni içeri al, bilirim sende benim gibi yalnızsın. Hem ben sana arkadaş olurum.Canında sıkılmaz.Birlikte bir hayatı sürer gideriz. Omuzlarına konar eğlendirir güldürürüm seni,alırım bütün kederlerini. Aç şu pencereyi" demiş. Adam elinde sopa,kaldırıp başını sadece ( YOK ) demiş. Bir çare kırlangıç o günde üzgün, süzülüp gökyüzüne kaybolmuş.Ertesi sabah yine pencere de belirdiğinde adamın penceresine konup o güzel sesiyle en güzel ötüşleri yapmış. Belki pencereyi açar da beni içeri alır diye. Gagasıyla dövüp pencerenin camını,adama seslenmiş. "Artık soğuklarda başladı soğuklarda yapamam biliyorsun. Al beni içeriye bir ömrü seninle geçireyim" diye yinelemiş teklifini. Adam kahvaltı yaptığı masadan doğrulup elindeki çatalı pencereye dogru fırlattığında kuş bir kez daha gökyüzüne kanat çırpıp kaybolmuş. Ertesi sabah pencereye konmayan kırlangıcı merak eden adam, şaşkın ve üzgün, çok pişman olmuş. Kendi kendine "Kırlangıcım sıcaklar başlayınca yine gelir, bende onu içeri alır onunla bir ömür mutlu bir hayat sürerim" diye düşünmüş. Ve açarak penceresini kırlangıcını beklemeye başlamış. Yazın gelmesiyle kırlangıçlar dönerken onun kırlangıcı dönmemiş. Adam yazın sonuna kadar penceresini hiç kapatmadan başında beklemiş ama nafile. Kırlangıç yokmuş. Gelen kırlangıçlardan hiç biri onun penceresine konmamış. Onun kırlangıcını bir görende olmamış. Bırgün komşusuna anlatınca durumu, komşusu ona, sonradan pişmanlık duyulan şeylerin beş para etmez olduğunu ve aklın insana bir sermaye olduğunu ima eden cevabı vermiş. ( Kırlangıçların ömrü altı aydır.) Ele geçen nice fırsatların uçmaması dileği ile, İnsan tadında kalın. Selam ve dua ile... K.KURULTAY |