(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Amele Kahvesi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Amele Kahvesi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şiir posasından arındırılmış, arı ve duru, saf ve her biri birer memba olabilecek kelimelerden örülmüş nazardır. şairin bakışı.
elbette ki şiir envaiçeşit olduğu gibi, milyarlarca tanımı da olabilir. olmalıdır da. ancak herkesin hemfikir olması gereken bir kuralı vardır.; diknlerinden, fazlalıklarından kurtarılmış terennümler bütünüdür şiir. sözkonusu terennümler herkeste farklı bir mana, farklı bir derinlik, farklı bir bakış açısı uyandırırsa şiir başarılı olmuştur demektir. şiirin kendine özgü bir örgüsü vardır. şairinin kendi içine, yaşadığı topluma, çevreye, doğaya, hissiyata aynalık etmesi gibi bir misyonu da vardır. kelimeler, imgeler, sesler, sözler ve ahenkler şairin yşadığı doğada vardır. şair alır bunları, ayıklar, öğütür, kendi potasında eritir ve onlara bir düzen, bir mecra kazandırır. muhtemelen platon demiştir, der ki, şairin kanatları vardır ve gerçek şair mukaddes bir varlıktır.
şair ile sihirbazlar, kahinler arasında bir benzerlik var. kehanetlerini insan fıtratına ve yaşadığı topluma,yetiştiği habitata uygun yaparsa başarılıolur, ikram edilmiş şanslı kullarından olur yaratıcının. söz sanatlarından devşirilen şiir bu sanatların içinden geldiği gibi, bu sanatlardan biri olduğu gibi aynı zamanda bu sanatların padişahıdır da. şiir lirizmini biraz da bu saltanatından alır..şairler bir nevi peygamberlerin varisleridirler. zira peygamberlerle yaratıcı direk temas halinde oldukları gibi,bu müktesebatı yaşadıkları topluma sunmakla mükelleftirler. şairler de esinlerini yaratıcılarından alır ama yaşadıkları toplumdan ve içinde bulundukları haleti ruhiyeden de detaylanır ve bu detayları topluma hatırlatırlar..
yukarıdaki şiir örüntüsü, içsel patlamaları, uyarıcılığı ve tabiatıyla bir bütün oluşturmuş gzüel bir şiir...
( ikide bir aile bireyleri müdahale edip bölmese duygularımı daha çok şey söyleyebilirdim belki...selam ile..)
Yahya İncik şahsen de tanımış olduğum ve şiir bilgisine dağarına güvendiğim sıra dışı şâirlerdendir. Kapalı üslupla yazar genelde ama her yazdığı şiirdir şahsımca ve bilerek yazan üç beş kişiden de biridir şüphesiz.
Ve bu çalışması da hakikaten naif olduğunca vurucu yumuşaklığınca sert etkili bir şiir. Yurt insanının gerçek yaşam döngüsü her ne kadar ironik aksanlı olsa da. "tek tekçi Ali'lerin yerini" bâzen tefeciler çokça da bankalar alsa da! Emekçinin yarını cebindedir! evdekilere bir şeker bir fistan alabildi mi yeterlidir.
Özellikle halk aksanlı zarif şiir dili ve iyi kompoze edilmiş kurgulama çok çok iyi idi. Okurda bıraktığı duygunun adıdır şiir yaratığı metafor gücünce.
İyi değil çok iyi şiir'lerin arasına kaydettiğim bu çalışmadan dolayı şiire ve şâirine teşekkür ediyorum.
Sayın Yahya İncik’in “Amele Kahvesi” şiirine iki yönden bakmak uygun düşer: 1. Düşünsel-ideolojik temel 2. Edebî-şiirsel temel. Bunlardan birincisinden başlarsak, 1968 kuşağı ile eylemsel nitelik çatışmacı bir üslûp kazanır. 1970’li yıllarda ülkeyi sağ-sol kamplarına bölerek, her birinin kendi içinde kliklere ayrıldığı ve “ölümüne” çatıştırıldığı bir dönem yaşanır. Bu dönem, haklı meselelerin taraflarını bile haksız duruma düşüren, “ülke yararını gözetmeyen” bir anlayış(sızlık)la kaotik ortamın değirmenine su taşıyan “öngörüsüz” ve sancılı dönemdir. Şiir, ideolojik tabanıyla, o dönemde yazılmış hissini veriyor. Çünkü, bugün geçerliliği tartışılır “devrimci-romantik” jargonun terk edilmediğini görüyoruz: “yükselirken -komprador burjuva- / salınırken kule kule / arz-ı endam...şuh kahkaha” Teknik-ekonomik gelişmenin, ülke kalkınmasının ve bu kalkınmadan pay alıyor olmanın aşağılandığı (lanetlendiği) “kule kule yükselen komprador burjuva”nın şımarık (şuh kahkaha) tavrı tezadı kullanarak, şiirde “amele Mehmet Usta”nın yoksulluğu adeta değerli hale getiriliyor ki, asıl yanlışlık buradadır. Halbuki amele hayatının zorluklarının ve yoksunluklarının sebebi, kalkınmanın kendisi ve dolayısıyla kentsoylu sınıf değil, paylaşımdaki adaletsizliği besleyen örgütsel ve hukukî zemini oluşturacak demokratik düzenlemenin gerçekleştirilmemiş olmasıdır. Elbette, komprador burjuvazi, siz onu hukukî yollardan zorlamadığınız sürece, bu haksızlığın devamında kendisine yarar görebilir. Ama buradan “Amele Mehmet” yücedir, değerlidir; burjuvalar bencildir, aşağılıktır genel sonucu çıkamayacağı gibi, kalkınmayı durduralım, herkes “amele Mehmet” düzeyinde eşit olsun; bu haksızlık bitsin sonucu da çıkarılamaz. Demek ki, şiirin düşünsel-ideolojik temelde yeni bir bakış açısı getirmediği, taze bir duyarlığı dillendirmediği söylenmelidir. Gelelim şiirin ikinci yönüne: Şiirin dize kurgusu ve uyak anlayışı, teknik olarak “Nazım Hikmet” şiirinin bir taklididir. Bunu, kötü anlamında söylemiyorum. Taklit / tekrar iyi bir şey ise, iyi / başarılı bir taklittir! Hatta sadece teknik olarak değil, üslûp olarak da, şiirin kompozisyonu (hikâye ediş ve sonuç bölümünde fikre yükseliş) yönünden de, Nazım Hikmet etkisi çok açıktır: “titrek elli, / usta memet / yamalarken hayallerini / hangi terazi ölçer? / vicdan duvarını / iş kalır mizan’a / temelli / temel çürük belli / çöker galata kulesi / çöker banker / çöker akşam alaca ağıt omuzları çöker / usta memet’in” .......... “dökülür yüzlerin boyası / sıvası / yıkılır bahçe duvarı / gelir bizim de sıramız / alınır yevmiye / ödenir veresiye / zeyno’ya süt / suna’ya fistan yamalı göynek hisseme”.................. “olur ya görmezsem yazı / __________________kürek / _______________________mala / ___________________________tulumba / hakkındır / tek tekçi ali” Günün değerine düşülmüş bir şiir notu olarak, bu şiirin (18.04.2010/ Şanlıurfa) sitede yayımlanan pek çok şiirden daha başarılı olduğunu teslim eder, sağlam bir şiir dili olduğunu gördüğüm ve bunu ayrıca önemli bulduğum için, Sayın İncik’e, kendi tarzında ve üslûbunda, özgün şiirler yazmasını salık veririm. Not: Şiirinin dize başlarına küçük harflerle girmek, şiir içindeki özel adların ekinden “üsten kesme işareti” ile ayrılışı sırasında bir çelişki yaratıyor. Bu durumda şair dostların ya kesme işaretinden sarf-ı nazar etmesi, ya da özel adı büyük harf ile başlatması gerekiyor. Bence, bu yazım-noktalama meselesinin site içinde ayrıca tartışılmasında yarar vardır. Saygılarımı sunarım.
mehmet // memet arasındaki farkı gözetelim .. sanat mimesis diyen aristotles'ten uzak duralım.. haksız bölüşümün olduğu imlenen şiirde memet usta ajite edilmemiştir anlayalım. yazım ve imlayı da şairin biiçemi olarak düşünelim, ve hiç aşk kelimesi içeren şiir yazmasını diyelim niceleri yazılmııştır. ve - etkilenme endişesi- adı kitabı okuyalım.. kolay gelisin.
insanlıkta ölmüşken el kapısı ne zordur
bir lokma ekmeğin diyeti bir ömürdür...
yüreğinize sağlık yahya bey toplumu yazan şiirleri oldu bitti
sevmişimdir ....