Nefsin çeşnisine aşk mı dayanır…
kalbin incisinin yuvarlanışı
umutsuz yaşanmışlıklara doğru hep koştuğumuz gibi kederi eleriz çöpü bize samanı ele gönül eleğinde acıların köküne eker de dururuz tekrar tekrar yaşamın elzemlerinde ve çare bulamaz ki kimse o yürek yaralarına kimi kendi dehlizlerine gömer de gider aşkı kimi toprak gibi yeşertir bir başka sevda bahçesinde kimi de kendi kaşınır dermansız sevmelere eli uzattıkça şımarır gömülür bilmeden bataklığı gurur ve kibriyle oysa nadandır yaşamın met cezirleri neden kimle ne biçim nasıl ve kiminle ne için sarılıp sarmaladığını da hiç bilmez bile ve daima aşk mahkumdur harcanmaya hiç olmamış ve yaşanmamış gibi gömülür gider hatıralara sığ denizlerde yalancık hislerle koşar da dururuz zamanı hiçe sayarak kazılırken görkemli makberler akışta kayar da kopar aşk hiç düşünmeden harcarız aşkı zamanla vurdum duymazlık perdesi altında nefsin çeşnisinin doyumsuzluğuna koşarken para pul şan şöhret ve edepsizliğe heveste bir anlık zevk bir parça şevk dış görünüm içinde ve tensel oynayışa gömülürken hiç düşünülmez de anlık yaşanır aşklar bu zamanda bin bir çeşit kepazeliğin adına aşk konularak sahte kelimelerin o sisli gizeminde erirken beden efsunlanır da kuvveti kesilmiş kalır soluk soluğa tüm değerler kaybolup gittikten sonra harcanan hep aşk oldu aslında heyhat ki harcanıp yittik anlık dünyanın hevesiyle duygular paramparça sevgilinin ellerinde ve kimler düşmemiş ki mutluluk adına çıkarlar için oynanan o kirli oyunlara her mahal de park meydan sokak mahalle ve işyerlerinde donup da kalmış gözlerin önünde sahte aşkla yaşarlar insanlar aşkı yitik yüreklerin derman bulunmaz yaralarına kabuğuna gömülü küs kimler yok ki ar ve hayadan kopuk alt üst olan et pazarımı dersin işi bitince sırttan vuracak çıkarcı mı dersin ve bizse öz benliğimizi attık bir anlık yalanlara biz yağmalatıyoruz aşkı kendi ellerimizle yaşayıp dururken hep başka gözler de her bir şeyi çok fazlası ile çoktan biz hak ettik aslında neydi peki aşk sevgi emek vefa güven ve dostluk değil miydi ya biz nefsin cibilliyetsizliğine kanıp çirkefe düşmedik miydi sararken serenatlar akar dillerden ya sonra feryat figandır aşklar peki o kadar met edilen şimdi nerde o edep ve arlar ne mutlu ki onlara iç güzelliğe sarıldılar ve onlar Mecnun-Arzu Kerem-Leyla ve Kamber-şirin oldular... ( 18.04.2014) AZAP… |
ya biz nefsin cibilliyetsizliğine kanıp çirkefe düşmedik miydi
sararken serenatlar akar dillerden
ya sonra feryat figandır aşklar
peki o kadar met edilen şimdi nerde o edep ve arlar
ne mutlu ki onlara iç güzelliğe sarıldılar
ve onlar Mecnun-Arzu Kerem-Leyla ve Kamber-şirin oldular...
( 18.04.2014) AZAP…
yüreğinize kaleminize sağlık hocam kutlarım . yüreğiniz dert görmesin selam ve duam ile sağlıcakla kalın