Hazan zemheride anlam bulur…Yar… Gül dalında Bülbül gibi ağlasam Gecenin mateminde kime sorsam Tütmeyen baca, yanmayan ocakta nasıl yaşasam Taş yastıklarda sabaha kadar sayıklayıp, sokak sokak umudu yoklasam Aşk; Keder mi, dert mi? İnsanı meftun eden badiremi? Nefesi kesen, hissiyatı ram eyleyen meltem mi? Aklı ve izanın cezbeden, mantığı eksenine eşitleyen hicran mı? Hasreti firkatleştiren, hüznü bereketlendiren esrar mı, yoksa sevda mı? Aşk; Her halin Meftun olmuş melalin Samimiyet ve sadakate hasredilmiş kalbin Çile ve cefaya sabreden ecrin, şikâyetten arınmış nefsin Her nimeti ve derdi ikram bilen ülfetin, edep ve tevazu içinde ki fevkindir Ne çare ki Heves ve tutkunun Emel ve iflah etmeyen keyfiyet arzusunun Kurbanı olmak, avuntu içinde yaşamayı çare sanmak İhsan ve iradenin, vicdan ve kabin, aklın ve izanın zafiyetine kapı aralamak Kör kuyudan ve çıkmaz sokaklardan, uçsuz bucaksız sahrada çare aramaktır İç sızısı Nefsi keyfiyetten ziyade Vicdanen umutlarına ram olmamış Hasret ve firkat içinde bir ömür yaşamak zorunda kalmış Derdin devası için çare bulamamış ve fakat umutlar içinde yakarmış Çare adına çaresizliğe duçar kalmış bahtın, içini titreten, sızısı dinmeyen ardır Ne kadar Aşk ve sevda adına yanan Umudu hasret torağında bırakan Heves ve tutkuyu son çare sayan, hangi zehap olursa olsun Vuslata erişince baharlar hazan olur, hazanlar ise zemheride anlam bulur Muhabbet sevdanın fedakârlığı ve basiretin irfan farkıyla dareyn saadetine götürür Mustafa CİLASUN |