ihtilal kirpikli adam
sen mutlu olmalısın ömrünce
mutluluk ağzından çıkan her sözcüğün şerhi olsun öyle dost olun ki iyilikle canciğer olun öyle aydınlık olsun ki yürüdüğün yol dünyanın ekliptiği senin şehrine göre olsun ....... görülmemiş bir mucizeydi gördüğüm oysa. tarihin şakaklarında seninle bir mucizeyi doğrulamak gibiydik. sen susup içiyordun kalbimden sana akıttığım şarabı. bir elveda bırakmayan fütursuz bir yolcu gibi, eldivenlerini giyiyordu içime nar ağacı bırakan ellerin. ben rüzgara bağırıyordum. bana çarpıyordu mısralarım. sana tutulmuş kirpikleri, ben ıslatıyordum gözlerimin ırmağında. Lethe’ye atıyordum her sabah ve her akşam. aşk sunağına bıraktığım gözlerimi. seni çağırıyordum kainatın her zerresine çarpa çarpa. içimde bekleyiş adlı bir heykeli yontuyordum. sana ulaşabilmek için ellerimde ruhumun çocuksu telaşlarıyla. bir nokta düşüyordum düşlere. ne mısra kalıyor geriye ne şiir yalnızca gözlerin... ....... gözyaşı izi makyajla da kapanmıyor. sözlerindeki revolver çoktan dağıttı bir ruhu. şimdi çekildiğim kıyımda uyumak unutmak... bir günbatımı şimdi. benden uzağa gitti. mevsim hazan deminde. sufle yok, figüran yok. herkes başrol son perdede. ihtilal yok, kirpik yok. siyah yok, gri yok. revolver yok, apolet yok. her şey, herkes, her yer. gitti gitti gitti. ihtilaller, kirpikler. siyahlar, griler. revolverlar, apoletler. kafiyeler bile. bitti bitti bitti. girizgah tekriri maktada: gözyaşı izi makyajla da kapanmıyor. sözlerindeki revolver çoktan dağıttı bir ruhu. şimdi çekildiğim kıyımda uyumak unutmak... ........ rüzgarın saçlarıma konuştuğunu. suyun ellerime anlattığını dinledim. ölümü de duydum o kayaya çarparken. her nokta sonrası bağıra bağıra başladığımdı aşk. kaç provada ölmedim lakin. bir kaçında "temiz öleydim" demedim değil. köpeklerin köpekçe savaştığına şahidim. karıncaların gölgesinde. tek derdim bu olaydı iyiydi. bir taştan kaç öğün kaynar. başıma taktıklarım yalnızca gül oyası olsaydı keşke. gözleriniz başka konuşuyordu ağzınız başka. bittiyse gidebilmeyi isterdim. sırtınız daha başka. küfrünü rüzgardan uzak tut. fakat önemi yok pek çok şeyin şimdi. giden gider, kalanlarla çay içeriz. metafizik bulaşmamış bir masada. ................ ayağına kına yakmanı istiyorlar, yapmayacaksın! bırak tırnakların kirli kalsın. yokuşta yorulur, tırnakları yorulur insanın. yine de bir diriliş bulur, kıyıdaki papatyanın beyazında. gülen bir bebeğin süt dişinde. ebegümeci toplayan annenin nasırlı ellerinde. senin de canın kalbime gitsin, canın kalibime kapına geldim senin. hikayemizi yaşıyoruz. hikayemizi yazmanı istemiyorum. ayağına kına yakmanı istiyorlar, yapmayacaksın! ......... kısaca. sus. dinle. şarkıları var kalbimin senin için. ........ bildiğim her şeyi unuttuktan sonra hiçbir şey olmadı. hiçten başka sahibi olduğum bir şeyim yok benim. yüzüm; yüzün, yüzü, yüzümüz, yüzleri oluyor. tanıyamıyorum yüzümü. bahar her yerde. ihtilal mi. çoktan oldu. ......... önce gelincik tarlalarıydı gördüğüm. bir doğum ve bir mezar taşı kördüğüm. sonra buğday sarı emek, alınteri yürüdüğüm. sonra zakkum suyu, özlemek ve vuslatlarda öldüğüm. sonra zeytin dalı avuçlarımızda... ......... kafiyeyi değiştirdiğinden beri. bir heykelin orada otururken bulursun kendini. kuşlar gelir yanına. yerden bir şeyler alır. sen kendinde kalana bakarsın. ve kırlangıçları omzunun üzerinden geçerken görürsün. suyun ve rüzgarın konuştuklarını dinledikten sonra. uyuduğun uykulardan gözlerini aralayıp. en sevdiğin elbiseni giyersin. yürümek işte böyle bir şey. .......... demirden aynaların var senin. aynaların demirden olmalı katlanabilmek için bunca şeye. şey diyorum, bu o kadar fazla ki her’leri de kaplıyor. pamuktan şeker gibi gülüşün var senin. gülüşün pamuk şekerinden olmalı direnebilmek için bunca şeye. .......... dünün şiiri ben oldum. gözyaşı özgürlüğümde. sona tutsaklığımda. ellerimde gitme kesiği. kulvarını şaşırmış atlar ardında. at olmak mı dört nal tek eksiği. şiirleri geri çekiyorum. bir doğru yanlışlanır. bu bir yanlışın da doğrulandığı anlamına gelir. kirpiklerin sıfatsız artık... herhangisin sen de... .......... bıraktığın gibiyim. gibiyim fazla oldu. bıraktığınım. ihtilal düştü. kirpiklerim kanıyor. ............ serçe parmağıma dokunma! serçe parmağıma dokunma! dokunma serçe parmağıma sen değil serçeler konacak. o gazel tütsülü gülüşünün isini sildim yüzümden. üzüm tanelerine ettiğindendir boğazındaki şarap yanığı. mey diye gözlerimin kadehine kirpiklerini indirdim. remil diye izini tortulardan sürmeyeceğim bil ki. bil ki yanık aşk şiirlerine mil diye adını vuracağım. bir unutmak helalinden bir unutmak seni bil ki, yapacağım. kim olduğunu yanlışlayan tam bir burnu uzun. o kadar emindin değil mi kendi gölgenin büyüklüğünden? güneşi kaybetmek hayaletini yakabilir ve acıdır öyle. bir buzlu şiir tavsiyedir, benden olsun. sana adadığım rızkı çalınmış kirpiklerin kefaretidir. ihtilali bir sıfatsızda aramışım yazık, yazık oldu. yoluna göz kokusu sana emanetimdir tamam mı? tamam mı bitti öyle yazık bir öykünme gibi. gittin! gönlünce gittin. selametin olsun. bu bir veda! 19.04.2014 ......... yokun yoktan başka anlamı yoksa yoksun artık! şiir dışı adın artık kalemimi batırdığımda kalbime. mavi mi yağıyor gökyüzü bak kırmızı mı şimdi? inat değil bu deliyim diyeceğim affın çok deliye. her kılığa giriyordu aşk hem de her kılığa senin için. soytarı oluyordu meşale ucundaki ateşe köz. seni tanımıyorum beni tanımıyorsun diye seni tanımıyorum. şimdi bir kılığa daha girdi aşk göstermeyen yüzünü. gülüşünü yüzüme bulaştıralı beri kördü göz. girizgahlarından soyutluyorum kendimi kirpiğine düşen şiirin. ellerinin, direnen ellerinin kasvetini görebilemek de varmış. yemin olsun düşünmeyeceğim seni, kalbim anmayacak adını. yokun yoktan başka anlamı yoksa yoksun artık. seni mucizeler bile varlamayacak, bilgi bile değilsin artık. kaç kez kırıldım oysa kirpiğinin ucunda kaç kez kırlangıç sürülerine karıştım. yıkıyorum seni lanetli bir tablet gibi bu mabette. bir yıkık tabletsin artık aşkın sevda dokuyan ellerinde. bir yıkık gemisin bu tersanenin seni sancılayan kör bir körfezde. ücra bir kıyı şiiriydi kalemimin dişinden aşkın sana ısırdığı. bitti. gitti. nisan 2014 |
Ustaca yazılmı usta Şair.
şiirinizi o kadar içten o kadar sevgi dolu,
bir o kadar da hüzün verici güzellikte yazmışsınız ki
bir solukta beğenerek okudum.
Çok sabırlı bir çalışma ve bir o kadar da
gönül dolu sevgi.Tam puan
...........