SAHTE MİMAR
Merhaba can, merhaba yar, merhaba sevgili
Yine karanlıklar ülkesinde bıraktığın ben geldim Bir hançer gibi saplandın yine fakir gönlüme gece yarısı Yine söz geçiremiyorum gözümden akan senli yaşlara Evet. Sen geldin aşkının alıp götürdüğü uçuk aklıma Neden sıkışıyor kalbim neden nefes alamıyorum Yoksa yine mi getirdin o her zamanki kelepçelerden Anlayamıyorum nedir bana olan bu kinin sebebi yar Çok sevdim diye mi bu kadar acımasız oldun sen Söyle hangi içi boş bardaktan zehir içtin de bu haldesin şimdi Senli bir hatıradan o kadar çok korkuyorum ki bazen Çünkü sen gerçekte yaşayabildiğim tek kâbussun yar Bak seninle birlikte seyrettiğimiz o kuyruklu yıldız çıkmış Ama sen yoksun diye giymemiş bizi aydınlatan o altın sarısı parkeyi Onun yerine rüzgârları gönderiyor içimde yanan ateşi söndürsün diye Ama ne nafile yanına kokunu katmayı unutmuş dalgınlıkla Deniz bile ibret almış beni günden güne eriten bu aşktan Hırçınlaşıyor birden ve her şeyden habersiz karaları dövüyor dalgalarıyla Hatta kışları sarıp sarmalıyor beni bırakmasın diye masum kayaları Ve nasıl ki seni benden eller alıp ağlattıysa Ben de gülü ağlatmışım bilmeden tek aşkı olan suyu dökmedim diye Hani sağlam temeller üzerine kurulu bir aşkı yaşıyorduk biz Meğer küçük bir sarsıntıda yıkılacak hayaller inşa etmişiz yüreğimize Yüreğim şimdi benden hesap soruyor yaşattığım aşkın bedeli Saçma sapan bir ayrılık mı olacaktı diye nutkum tutuluyor konuşamıyorum yar Bu aralar her şeye zarar verir oldum istemeden Yatağım bile hasta olmuş akan gözyaşlarımdan küsmüş o da beni istemiyor artık Şimdilerde ise beton zeminler üzerinde yumuşak bakışlarını bekliyorum yar |