Hasan
öyle severim ki Hasan’ı
tatlı dilini,kel kafasını.. Hasan bizim orda oturur çocukluk,askerlik,kader arkadaşım benim, hiç unutmam ! daha küçücükken annesi ölmüştü okula gidememişti, o zaman düştü daha alın yazılı,nakış işlemeli yollara sarhoşluk,serserilik,hovardalık dolu yıllara. bazan giderdi tam bir sene gelmezdi, kış balıkçılığı derler bizim oralarda ben hiç bilmem. her gelişinde gençleşmiş görürdüm o nu bakımlı,alımlı,paralıydı.. kurardık bir tezgah deniz boyunda sabaha kadar ıslardık hatıralarını onun çektiğini ben çeksem, vallahi kimse toplayamazdı parçalarımı. evlenmişti bir ara birde kızı olmuştu, nedense anasıyla bir olup terkettiler Hasan’ı hala sormam niçin diye. babadan kalma bir evde yaşıyor şimdi her gidişimde ziyaretine kucak dolusu öpücüklerle karşılar beni, hep kıvırırım ! yan çizerim anlatmasın diye dertlerini. biliyorum ! ölüm ona öylesine yakın ki.. pencereyi bir açsa mezarlık hemen karşısında, annesi,babası,abisi hepsi,hepsi orda, ya onlardan biri kalkıp "gel" dese ona ya ben.. evinin yanından her geçişimde "hasaaaan"diye seslendiğimde çıkmazsa bir daha kapıya.. aklıma gelirmi yatağını değiştirdiği ! bir "elveda"bile demeden yan mahalleye geçtiği. |