Adı Adsız...
Adı adsız bir gülümseme çaldı gözyaşlarımı, bir gülüşe tutkun bir gülüşe vurgun olur muydu bu yürek… Daha kalıplaşmamış yalnızlığı atamamıştım tırnaklarımın arasından, yosun tutmuş acıya alışkın bu bedeni aşkın ihtişamıyla ödüllendirmeyi düşünmemiştim. Bir tutam burukluk saklıydı avuçlarımda ve sevdalara olan yasaklığım… Hangi demir yürek kırardı ruhumun hain prangalarını, yalnızlığa tutsak olmuş umutlarımı kim çıkarırdı günün birinde… Kim eklerdi her gülümseyişime bin anlamı…? Söyle adı adsızım kim?
Yokluğuna aşina gözlerim varlığına alışmaya çalışıyor şimdilerde… Küfürlerimi savuruyorum beni benden çalan her kedere. Acılarımı silah yapıp tam 12’den vuruyorum beni acıtmaya yetecek her şeyi… Susuyorum, suskunluğuma gizleniyor nefretimle örttüğüm tüm gerçekler. Sebebim olmaya yetecek ne varsa fırlatıyorum onları sonsuz derinliklere… Yıllar akıp gidiyor gözümün önünde. Çaresizliğimin isyanlarını haykırıyorum şimdi satırlarıma… Bu bir yok oluşun ayak sesleri, sessizliğe gömülmüş sevdanın son direnişleri… Bilirsin ki; gözlere gözyaşı yerleştirmek kolaydır, boğazımda düğümlenen çığlıkları ruhumun dipsiz karanlığından fırlatıp atmak zor geliyor bana… Geciken hayallerime yenilerini ekliyorum. Aşk tabirimde gizli yasak cümlelerin anlamsızlığı… Adına adımla anlam buluyorum ve eksik kalan her tümcenin cevabı benim. Soyunduğum yalnızlığı al artık benden… Bu ağır bedeni taşıyamıyorum, varlığına yokluğunu alıştıramıyorum….!!!! 17.07.2009 23:31 |