Vatan için çanakkale
Mücerred seriyle arşa varırlar
Afakın seyrine eyledi nazar. Çanakkale için deme sararlar Şehitlik yolunda olur mu pazar, Mücerred seriyle arşa varırlar. Peygamber ocağı gönüller kail Seyit onbaşıya mermisi nail Bir rüzgârı ile düşmanı zail Destanlar içinde destanlar yazar, Çiğnetmez vatanı düşman tararlar. Ana baba gardaş hatıra gelmez Çoluk çocuk eşi aynda görülmez Can nedir yurt için can mı verilmez Firdevs-i alayı can canda gezer, Conkbayırı zordur düşman yorarlar. Hubbül-vatan için gül nefesleri Evlad-ı vatanın bitmez sesleri Şehit düştü ilmin müderrisleri Yek de olsa evlat yurda muhtazar, İman-ı aşk ile harbe yürürler. Bu can Perestişkâr güzel vatana Bakın şu toprağa vecdle yatana Asakir feridem yolu tutana Düşmana aman yok kökünü kazar, Çanakkale bir aşk; kana bürürler. Şe’m olur şehitler ilahi yolda Âliyi enveri yanıyor solda Gelibolu geçit vermez bir kolda Medeniyet denen şu kelpler azar, Meydanı boş görmüş itler ürürler. Samt ettik sanmayın Seddülbahirde Arıburnu sırat oldu zahirde Küffarın nefesi biter ahirde Bu millet yapılan oyunu bozar, Düşmanı kazıyıp yurttan kürürler. Puslu gecesinde mayınlar dizdi Nusret´im şanıyla cihanı ezdi Yedi düvel kendi canından bezdi Çanakkale dardır sonları çizer, Kalbura dönerek dibi görürler. Kanlıtepe kanlar içinde kaldı Havantepe mezar düşmanlar doldu Kadem basan kâfir belayı buldu Nice isimler ki ölmeye hazır, Düşman halas için çare ararlar. On dokuz Aralık günü görülür Türkün gücü bitmez düşmanlar bilir Bu vatan için ki nice can ölür Çanakkale ıs´lı ıs´sız bir mezar Allah Allah deyip can çağırırlar. Mücerred: Yalnız, Tek. Ser: Baş. Afak: Ufuklar, yerle göğün birleştiği gibi görünen uzak daire. Nazar: Bakış. Kail: Rıza göstermiş, razı olmuş, inanmış. Nail: Erişmek, ulaşmak, kavuşmak. Zail: Tükenen. Ayn: Göz. Firdevs-i ala: Cennetteki altıncı kat. Hubbül-vatan: Vatan sevgisi. Evlad-ı vatan: Vatan çocukları. Yek: Bir, tek. Evlat: Çocuk (bir kimsenin oğlu veya kızı). Muhtazar: Hazırlanmış İman-ı aşk: Kutsal inanç, güçlü inanç. Harb: İki devletin birbirleriyle çarpışması, vuruşması, savaşması. Perestişkâr: Taparcasına seven, tapınan, delicesine seven. Vecd: Aşk, muhabbet. Kendinden geçecek, unutacak kadar İlâhî bir aşk hali. Asakir: Askerler, erler. Feride: Benzeri bulunmayan. Bürümek: Kaplamak, örtmek, sarmak. Şe´m: Mum, ışık. Âliyi enveri: Yüce nuru. Kelp: Köpek. Ürümek: Havlamak. Samt: Susma, sükût. Zahir: Açık, belli. Ahir: Son, en sonra, sonunda. Kürümek: küremek, kürekle atıp temizlemek. Nusret: Çanakkale savaşında boğaza mayın döşemek için kullanılan geminin adı. Düvel: Devletler. Kalbur: Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek. Kadem: Ayak, adım. Kâfir: Allah´ın varlığını yadsıyan kimse, acımasız, zalim. Halas: Kurtuluş, kurtulma. Is: Sahip, iye. |
Söz konusu Çanakkale ve söz konusu içten gelen coşku olunca şiirdeki ufak tefek kafiye zorlamalrını görmedim.
Mühim olan yürekten taşanlardı. O da vardı işte bu şiirde.
Ellerine, yüreğine sağlık.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları tarafından 3/18/2014 8:56:40 PM zamanında düzenlenmiştir.