ŞU GÖNÜL DENİLEN KUŞ….bir gönül ’ün kırılganlığı var ya kristal bir vazodan daha hassastır ne eşi nede dostu görür şıppadak küser içimizde ki benliğin kibri pislettikçe hoşgörüyü çok çaba gerektirir düzeltmek için adı gitse de izi kalır hiç çıkmaz içimizden gururumuzun yüzünden bir hüzün çemberine neden düşeriz ki hem içimizi hem de dışımızı kavurarak onura kapılan kişi zehir zemberektir hayata tek gözle bakar hep bana diyerek yıkar tüm yürekleri niçin akıl baştan koyup da gider ruhunun derinliğindeki kaybı çekilmez olunca Feleğin çemberine hep alaycı bakarız Zapt ve raptı olmaz ki akıl defterinin bir dağ ne kadar yüksek olsa da bir paçasını muhakkak bir sele kaptırır bir yiğit alemlerin şah-ı bile olsa aşk’a karşı boynu kırılıp da bükülür hasret damarı yakıp yakışta kavursa da sabrın yangınına kapılır ve işte o zaman çatlayıp kopar yanlış bir sözcükte sevgiler yanmaya görsün bir kez ihanetin çırası dibine erişmese bile hadi söyle bakayım nasıl geçer ki seneler hasret sahilini yıkınca özlem fırtınaları herkes muhakkak kendine çekip de yontar peki neden açılmaz her gönül kapısı ve neden tutkunun cehennemi herkesi saramaz kalp her hücrede hapis olup da kalamaz gönlün dini imanı neden hiç yoktur hiç düşünmeden takılır girer kalbe eyer çaresizse çirkefe de ruhunu bular koskoca ordular teslim alınırsa da güç ile gönlü kim zapt eder ki yaratandan başka ve kainatı bile sorarsan önüne sermiştir sevdiğinin erirde gider çaresizlikte bir çırpı da sabrı bilen imanı bilir kahra düşenin içinde ölür gider sabiler birden bire kırılır dal bağ bozulur bağban da kurur gözler ateşini yakan öz elinle taşıdığın odundur ondandır kafirliğin çokluğu orman orman her neye dokunduysa gönül nefsi öne çeker doyumsuzluğun asıl özlem ilk bahardır oysa ki hep hazanda geçer ömürler neden aşk işin başından hep ayrılık kokar acıların içinde ki sadistlik çeker insanı yeter ki burnu hep havada kalsın yeter insan hep kibir yüklüdür sabır taşına yüklenmezse ömür nefsini hizaya getirmedikçe bir gönül sadece ne yaparsa kendi kendine yapar… (10.03.2014) AZAP… |