Hrant İle Ölmek İçinI Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Tarafsız bir kişiliğin aslında Kendini taraf olmak zorunda Hissetmesi gibi bir şey Bugün yaşanılan Orada taraf olmanın Ne ırk ne dinle Hiç bir ilişkisi Olmadığı anlaşılan gündü! II Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Öldürülen umutlardı Aç bir çocuğun midesinin Gurultusuna karşılık gelen Sıcak çorba umudu gibi Tam o noktada kanadı düşler Düş ölüme doyamadı Bu gün orada taraf olmanın Ne ırk ne dinle Hiç bir ilişkisi Olmadığını anladığı gündü! III Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Kot pantollu Kot montlu Elleri kirli Dink’in kanıyla yıkadı Gönül kirini Onsekiz mi desem yoksa yirmi mi? Arkasında sırıtan onlarca ipli Senaryolar çok yazılır Oyuncu çok bulunur Senarist gözükmese de En güçlü odur... IV Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Orada ne Ermeni ne Türk ne bilmem ne? Orada ölmek var Kardeşi kardeş Bilene Uyuz gibi kovukda Baharı beklemek yerine Yaz ya da kış koşturmak Ömrün bahçelerin de Yazsaydım ya Zayıf çelimsiz bir yazı çıkacaktı Onun kanı kuvvetli Semiz bir şiir yarattı... V Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Belki o düşen kanat Senin ağabeyinin Baban ve hatta Oğlun haşaaa! Ama olabilirdi Sen Müslüman Aynı zamanda Azınlıkta olabilirdin Çeçenya’da Bulgaristan’da Anısı sımsıcacık Daha Bosna’da Damarlarından Yeni boşalmış o kann Iscacık duruyor Orta yerinde Avrupa’nın Ahh! Herhalde en çok O zehirli kanı Anlatamadın diye topluma Hrant Ona üzülüyordun Anlaşılamamak Ahh! Anlaşılamamak Üstüne bir yudum su Bir avuç toprak... VI Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Kalemler kırıldı Görüldü çıplak Ve melekler Osmanbey’e Döküldü korkak O yüzbinlerin ruhu var usta Bu yüzbinler çok şey anlatır Susar susar susar Demlenir kendi kıvamında Bir patlar açıverir yediveren Kış ortasında... VII Zaman sükut zaman uyuşuk Kana boyanıyor caddeler ama Vicdan uyanık Kalpler salt kalplerin fısıltıları Kaldırımlardan göklere ağan Şimdi koyun o dökülen Kanlara kalpleri koyun Onunla can bulsun İç barışımız... VIII Bugün Ondokuz Ocak ikibinyedi Güvercin kanadı düşüverdi Osmanbey’de Kan yerinde ağırdır ve bir insan Yaşamına ağırlığını koyar Ya ağırlık onu taşır Ya taşımaz koynunda uyur... IX Hrant ile ölmek için Ermeni olmak gerekmez Ama ölmek için bugün Hrant olmalı mutlak! |
Sözkonusu yazı Türk kanını değil, Türk düşmanlığıyla kabarık Ermeni kanını kendine konu etmektedir. Düşmanlıkları bırakmayı ve ilişkileri normalleşmeyi öneren bir mantıkla seslendirilmiş yazıdır. Satır aralarını iyi okumak gerek. Güzel kurulmuş bir cümle olmamakla birlikte açıkça bu sözkonusu edilir.
Fakat tuhafıma giden "Pis kan", "Asil kan" polemiği. Yani Türkten olmayan aşağılık bir varlıkmı ki? Bu yurdun her karışında yaşayan ve farklı onlarca köken ve inançtan gelme her birey damarlarında Türk kanı taşımasalar da, Türklüğü yüreklerinde taşıyorlar. Farklı anadillere veya soylara sahip olsak ta bizim kimliğimiz bayrağımıza renk veren kimliktir.
Unutmayınız bu ülkenin dilini bugünlere taşıyan padişahlar değil, farklı bir inançtan veya kökenden gelen Pir Sultan'lar, Agop Dilaçar'lar, Ruhi Su'lardır. Üçü de bu ülkenin diline değer katmış insanlardır. Oysa düşüncenize göre, yaban ve diğeridir. Sıradan bir milyon Türk kökenlinin yapamadığını, farklı kökenlerden gelme bir Nazım Hikmet yapıyorsa, ona sahip çıkmak her Türkün asli görevi olmalıdır. Ama yazık yabancı topraklarda sürgünde ölmeyi kader yaptık o ve onun gibilere.
Siz pisti, asildi bunları bırakın da dünyaya, insanlığa, gelecek kuşaklara neler bırakıyoruz? onu yanıtlayın. Bir de insanlara Türktü, Ermeniydi diye bakmak yerine topyekün Tanrının gözüyle bakın. Sanırım yukarıdan bakıldığında gezegenimizde sınırlar dahi gözükmüyor. Kalplere sınırlar çizilebilirmi ki?
SEMİH SEYYİD tarafından 1/21/2008 9:20:08 AM zamanında düzenlenmiştir.