Ben has aşkı mı gördüm...Bak İşte yine akşam, çöktü yüreğe özlem Gecenin kasvetinden, zifir düştü üstüme Yine sevgi gizlendi, örtündü sırlı düzlem Aşk sır oldu yüreğe, o da gülmez yüzüme O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi Gönül kaçıp gidince, o habis ruhlu davaya Aşk’ı gömüp de kaçtım, çıplak ruhlu nizamdan Yârin hülyalı gönlü, küstü fakirhaneye Bilmem ki çıkmış mıdır, aşkı yürek hizamdan O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi İçime kasvet çöktü, gönül ayrı kalınca Gerçeği beis etmedim, köz içinde yok oldum Yol yordamım kayboldu, sevgim yetim olunca Aşk karanlığa düştü, hissizlikte kayboldum O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi Ateş sardı benliği, seni andım hasretten Rabbime dil dökerek, yakarışa sır verdim O istekli yakarış, ruhu açtı kasvetten Bir ateş gibi yanan, gönlü önüne serdim O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi Tutup tarttım hülyayı, kör çıkan iffetine Geceye gün doğuşta, istemsiz aşkı verdim Hayal mi bu gerçek mi, köz düştü afetime Bu bir rüya mı yoksa gül yerine ot derdim O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi Susta puslar gömüldü, giz girince hissime İpini koparınca, hasret kaldık yeniden Aşkta göz kördür derler, ağrı girdi dişime Güneş gibi doğunca, karıştı his aniden O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi O hayalci bakışın, kalp ateşine yeldi Çılgın gibi çabayla, seni sardım yüreğime Bu bir lütuf mu nedir, aşk mı imana geldi Mevla’ma diz çökerek, kavuştum ereğime O hülyalı bakışın, kalbime şifa geldi Bu yoksa bir serap mı, aşk mı insafa geldi (01.03.1014) AZAP… |