BİR EVLİLİK HİKAYESİ
bir son bahar günü,etrafı seyre dalmış,
ötüşen kuşlara,yeşeren ağaçlara. etrafı cennete çeviren çiçeklere bakınırken. kulaklarımı döven annemin sesiyle irkildim! bahçede çamaşır sererken. ’’ bak kızım er geç evereceksin görünürlerin gelecek akşama hazırlansan iyi olur’’dedi. birden bir mahcubiyetlik çöktü üzerime, nefesim daraldı, gözlerim karardı . kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu, utandım,kızardım, yere bakarak ah be ana zamanımı şimdi?dedim. akşam oldu,giyindim kuşandım, az buçuk süslendim beğenilmek adına, ’alımlı görun ki beğenilesin’ diyordu elif. beğenilmeme psikolojisi tepeme çökmüştü peki neden? ya o,o da benim gibimiydi? mesela nefesi daralmışmıydı? kalbi benimki gibi çarpıyormuydu? yada beğenilmemek gibi bir korkusu varmıydı? bilmiyorum belkide sadece bende vardı. kalbimin çarpma sesi kapı sesini bastırmıştı, bir merak sarmaladı beni, acaba nasıl biri yakışıklımı? boyu uzunmu,ya gözleri!, ya saçları!,kel mı yoksa?aman allah’ım!. gel git zaman, elimde tepsi kahveleri dağıtmıştım, kaçamaklı bakışlarla beni süzmüş, bıyık altından sopa göstermişti, o heyecanla tebessüm sanmıştım. bana soran arkadaşlara, ’sureti, ademi bir varlık, sireti,gaybi bir durum. yarlık olmayınca bilemesin’ demiştim. zaman ömür devirir, beklediğin birden geliverir. düğün dernek oluverdi, davullar çalındı oyunlar oynandı. mevlitler okundu yemekler yendi, dualar yapıldı amin denildi. maskeler çıkarıldı herkes aslına döndü. evlilik denince anne babam gelirdi aklıma, bütün evliliklerin bir bakıma nümunesi, bütün mutlulukların ve huzurun kaynağı, sevgi ve saygı üreten yüreklerin ocağı, sahi, aşkın bir birliktelik değilmiydi evlilik?. ya eşler, birbirinin elbisesi değilmiydi? yada birbirini yıkayan eller. hani sevgiyle birbirine yanaşınca, cennet bahçelerine dönen evler. ve sevgiyle yeşeren çocuklar, sahi, aşkın bir evliliğin sonucu değilmiydi?. hakkım olanı gasp eden adam, köpek dişlerinde saklıyordu mutluluğumu, her uzandığımda hayallereime, iğreti bir sesle hırlıyordu. takke düşünce kel göründü! bir metre saç olsa ne! maske düşünce iblis göründü! sureti adem olsa ne!. cicim ayları başlamadan bitmişti, ona yar olunca sireti belirmişti. yıllar yılı şiddet ve işkence, bir umut diye çocuklara sarıldım. yine şiddet yine işkence, tamtamına on yılım geçti böylece. ayrılmaya karar verdim, bütün itirazlara karşı gelerek. onu hayatımdan söküp atım, kıçına tekmeyi vurarak. gerçekten yıllar sonra insan olduğumu hatırladım, zorda olsa izlerini silmeye çalışarak. yeni bir hayat kurmaya kendimi adadım, sevgiyle yeşeren çocuklarıma tutanarak. siz siz olun sureti adem olana bakmayın, sireti adem olana bakın. hasan baran |
Vay ki vay dedirten bu dizeler son derece etkili.
Bizim toplumumuz çokça yaşıyor bu tür öyküleri.
Teşekkür ediyorum saygılar.