DİLÂRÂ
Kaç gün oldu biliyor musun Dilara?
Kaç gece geçti sensiz ve uykusuz? Şafak sökmeden, en karanlığımda gel... Senli bir gece olsun artık, Senli bir uykuya sal Dilârâ... Yağmurlar yağıyor tozla karışık... Toz şaşkın, yağmur alışık... Seller akıyor kızıl, kan rengi... Gün yok gündüzde... Gölgem suda akıp gidiyor... Göllerde gölgemi bul Dilârâ... Mürekkepler rengini yitirmiş... Belki de kağıtlar kararmış... Parmak izlerim kaybolmuş belki de... Aşınmış bir hayatın şah damarından Kayıp parmak izimi çal Dilârâ... Tepelere sis çökmüş, bulutlarla kaplı... Dereler yollara çıkmıyor artık... Patikalar uçurum dolu... Zirve her yolu görür sanmıştım... Keşfet artık benim için bir yol Dilârâ... Damarlarımda kan yanıyor... Can buğulanıp uçmak ister gibi... Ten, her gözeneğini kapatmış, Yangın yeri olmuş yüreğim... Nefesinden istiyorum bir yel Dilârâ... Kulaçlarım çırpınmıyor, Ayaklarım tepinmez oldu gayrı... Bu sel beni götürmesin, Elin uzanmıyorsa da bana, Yok mu tutunacak bir dal Dilârâ? Suya girsem yüzemem karaya... Karaya çıksam yolumu bulamam... Kanadım olsa kırılır uçamam Söyler misin bana: Havada, karada, suda Gördün mü benim gibi çaresiz bir kul Dilârâ? Sabah rüzgarı muhakkak benden bahsetmiştir... Anlatmıştır uykusuz gözlerimin kızıllaşmış akını, Gel artık Dilârâ, gel akıl baştan gitmeden... Daralmış göğsüm son nefesini alıp vermeden Bana bir nefes ol, gel artık gel Dilârâ... Ahmet YAMAN |
birinin ölçüsü, diğerinin ahengi
birinin ayağı, diğerinin manası, akıcılığı
çok hoş bir aranjman olmuş... keyifle okudum
yüreğinize selam/et