Hayal ile düş arasında bir perde-1
Şimdi bıçak kesiği düşerim
Şimdi bir buluşmanın verdiği heyecandan arta kalan kavuşmalar gibi bedenim, ve kuytu köşe de cami avlusunda değil sokak ortasına bırakılmış gibi sebebim…milattan önce senli milattan sonra sensiz diye ikiye ayırdığım sevinçlerim yok artık; ‘’Ne ben bir anlam yükleyebiliyorum kendime ne de özneler onca yüküme rağmen herhangi bir yüklem’’ Bu nasıl bir imtihan tanrım bu nasıl çelişki ve denklem Oldum olsası sevemedim şu matematiği zaten!! Ardı sıra gelirmiş ya zamansız gelen işte öyle bir andayım ben… Sıralı sırasız üzüntülerim nerden başlasam kime anlatsam hani o derece, Hem sahi bunu da hiç düşünmedim kim sabırla dinler ki beni anlattıklarımın ne kadarına inandırabilirim karşımdakini ? Tıpkı sebepsiz fırtınaların rüzgarların arkasına saklanması gibi beklemelimi yoksa esmelimiyim şimdi ben! Hayır; Dur durak bilmeden içimde koşup duran bu çocuğa yenilmemeliyim Sahi hiç yorulmaz mı bu çocuk… Akşama daha çok var sabahtan kalma kırağılar çoktan bıraktı kendini ılık esintilere Gece kim bilir neye gebe Biraz önce söyledi hava durumu eksilerde seyredecekmiş yine gece Neyimi seyredecekse…! Sen git ben buralıyım bu gecede Zaten hiç gelmedin ki gerçeğime ‘’Hep düşümde kaldın ve orada son bulacaksın bu gidişle’’ |
üstün anlatımıyla
okuyucusunu yormayan
değerli bir eser olmuş
yazan elleri kutlarım