Acıma Hint Biberim
ACIMA HİNT BİBERİM
’’çünkü deniz şiddetli ve uzak, haliç derin ve yakındı…’’ alacakaranlık çocuğuyum ben denizler fersahı yangınlar kuşağı bir sır kapısıyım... hüzün içimde nice yineler ağlayışlarım yaban; bulutlar ardı müşkül aşkın şairi serçe bir yalnızlık! alaca karanlık çocuğuyum ben ... bugün ilk lânetini okuyorum.. usumda sesinin dinlediğim her çalanı ve sallandırdım verdiğim gibi bütün sözleri ölmesin diye “ıslak gözlü” çocuklar “gülpembeli” şarkılar söylemedim... hep bir şeyler anlatıyordu oysa rüzgâr çanları o an raks-ı kâm kesildi ruhum bir bildiği var ki şunca kalabalığın içinde zembereği boşandı gönlümün ve bir sinüs elem gömüldü hölüğün dibine şiirlerin gücü adına … huzurum umudu geçti bugün şeritlerin yoluna vurdum -takip takip- ayaklarımın altında bir cennet .. cennet ki gülüşün ve o biçim savruk dizlerimizdi yaslı olan faytonda bak yanılıyormuş gördün mü? karşılıklı yapraklar gibi yaz günü açtı kardelen fazla olmadı at kokusunu atalı Büyükada’da … aklımı dahi dar ettim sonra... (Tanımaya fırsatın olsaydı uslu olacaktım…) ve birdenbire dilimde yine aynı şarkı yine mırıldanışı Dil Se Re li ille yürekten ille acıma Hint acıma biberim! .. sarmaş dolaş bir çamlık turunda aklım yine Marmara’nın içim yepyerli o biçim büyülü manyak güneşin kızı şakayık çiçeği |
sarsıldım okurken....kutlarım
SEVGİYLE...