Nereye Kadar?
Boynu bükük, yalnız, beni başıma
Koyup da gitmeler, nereye kadar? Çileyle yoğrulmuş, sevda aşıma Doyup da gitmeler, nereye kadar? Sensizce yükledim, yılları ana Aşkının renkleri, karıştı kana Şaşırıp yolunu, mel’un Şeytan’a Uyup da gitmeler, nereye kadar? Yolumda olmasın, şan ile ünden Mecnun’un olmaya, razıyım dünden Zeliş’e inatla, gömleği önden Soyup da gitmeler, nereye kadar? Dileğim ey canım, Ahret’te erem Orda da olurum, sevdana Kerem Çaresiz derdimin, ismini verem Duyup da gitmeler, nereye kadar? Leyla’lar, Aslı’lar var mı şanında? Halt etmiş cümlesi, senin yanında İkrarım adınken, ölüm anında Cayıp da gitmeler, nereye kadar? Yaptığın reva mı, bu nasıl oyun? Anladım karışmış, İblis’ten huyun Tutarken evvelce, belim ve boyun Eğip de gitmeler, nereye kadar? Ölmeye terk ettin, sen bile bile Söylemek ne zormuş, gelmiyor dile Takılıp beraber, bir yıldız ile Kayıp da gitmeler, nereye kadar? Kaldırıp gözünü, azcık bakmadan Yoluna gözyaşım, damla akmadan Ne idi acelen, kanım akmadan Kıyıp da gitmeler, nereye kadar? Demişsin olur ya, benim yüzümü Görürse bulamam, artık çözümü Mezara girerek, iki gözümü Oyup da gitmeler, nereye kadar? Fırat Parlak |
kutluyorum saygılarımla