BELKIS GİBİBiri var güzel ama nedense huyu garip Sanki kendi Belkıs’tır, yaşadığı yer Saba, Gözü hep yükseklerde yaşayışı acayip Kırıp döker alemi konuşur kaba saba Antik çağlardan kalan mermer heykeller gibi Duygulardan arınmış benzer soğuk taşlara Fıtratında olanı akıtır seller gibi Hem yaşarken hem sonra atılır ateşlere Değişmezse huyunu sükût-u hayal yaşar Söz dinler düzelirse gökteki Zühal olur Ay gibi parlar yüzü, bütün zorluğu aşar Belki de çok sevilen emsalsiz nihal olur Kapısına dayanan Süleyman’ım, der amma Hiçbir dilden anlamaz, davranır arsız gibi Fırtınalar içinde yaşamı bir muamma Aklı alıp da baştan kalp çalar hırsız gibi İşin aslı ne Belkıs, ne de Süleyman değil Biri aşk ile gökte dönüp duran seyyare Her önüne çıkana sanmayın verir meyil Diğeri de pervane dönüp durur avare NİLÜFER SARP__ |