Hepsi Bend/im
Hepsi Bend/im
Sen gözyaşlarını akıttıkça ırmaklarıma Ben Seyduna ve Şahrud’u anlattım hep sana Sen yürek yaralarını bastıkça yaralarıma Ben Nirvana’ya ulaşmanın yaralı, bereli basamaklarını/ saydım hep sana Sen yangınlarını umarsızca bıraktıkça duvarlarıma Ben Anka Kuşunun küllerini bıraktım hep avuçlarına Sen karşı dağın yıldızını türkü ettikçe dudaklarına Ben gazel olup düştüm hep türkülerinin ardına Sen tutsak ettikçe kendini, kendi kuytularına Ben göllerde yüzen nilüferleri sardım hep demir parmaklıklarına Sen amansız aşk yorgunu başını bıraktıkça omuzlarıma Ben bir kilit daha vurdum sol yanımın zamansız sızılarına Sen çekip gitikçe kendi karanlıklarına Ben kapılarımı kapattım seninle giden kahkahalarıma Sen yükü hafifledikçe daha da uzaklara uçan kuş Ben Aşk ile yanan eteklerini savurup, dönen derviş oldum/ kendi sema/larıma Sen yaralı ceylan gözlerinle bakarken bana Ben gözlerimde onlarca öykü biriktirip sakladım sana Sen dünümü, bugünümü, yarınımı içerken kana-kana Ben bir katre’i aşk dilemiştim yalnızca, çatlayan dudaklarıma Ah bir bilsen ne çok susamıştım oysa sana ve ne çok susmuştum sana Şimdi ehemmiyeti var mı bilmem ama; Bendim o faili meçhul eylem/ci ! o yaralı şiirleri bırakan bend/im hep, çalamadığım kapına Meral Adak.. |
İnanmak körü körüne ve sonunda onun için ölebilmek...
Semerkant ı okudunuz mu?