BOZUK SAATLER ZAMANI KOVALIYOR
sıkılınca doğruların sıradanlığından
bir sigara yakmalı geceye kayaların üstünden denizi koklar gibi ipsiz salıncaklarda sallanarak geçiyor zaman sessizlik yetmiyor kimseye ses bile sessizken aşk kadar zeki olamayan aşıklar yine hüzünlü ne var ki bi kadın çığlığından daha huzurlu hayatı anlamak için ölmeli belki de belki de 3 kere 5 kere ölmeli kıskanılır hep gemiler gelip geçerken dümenindeki ele bağlı özgürlüyle mağrur bozuk saatler zamanı kovalıyor mavilerde yelkovanları düşüyor yola,akrepleri yorgun alkole batırılınca renk değiştiren anılar sarı ayrılık,siyah matem aşınmış tekerleğin tecrübesinden yoksun insanlar 2 beyaz çizgi arasında kaç düşünce var kimbilir? bacalardan dumanlar çıkıyor sonbaharda hikayesi damarlarında her yaprağın ayakkabısını bağlayamayan çocuk hayatı öğreniyor tuhaf ! kadıköyün duvarlarında yaşıyor Cemal Süreya toprakta çürümüyor şiirler sorguya da çekilmiyorlar cehennem kapıları cennet şiirleriyle dolu belki kimbilir? bir adımlık iş gitmek,uzaklar bir adım otobüs durakları hep kalabalık dönüşü olan yollara sevdalı insanlarla kelebeğin bir saatinde insanın kırlaşan şakakları yenmiş tırnakların düzensizliği dertlerden ve bir direniş hikayesinde başrol hep gençler bir bardak çay içmeden gitmemeli dünyadan dönen dünya,şehirler sabit,biz arada şaşkın duvarlara resimini yapıyor bir kız çocuğu arkasındaki hayalinin kitaplarda altı çiziliyor söylenemeyen kelimelerin susmak diye birşey yok düşünürken uzanıp tren raylarına yıldızları izlemek martıların kanatlarıyla dokunmak istanbula otobüs arkaları,buğulu cama çizilen gülücükler severek ayrılan kadının gözyaşı güneşe bakmanın geçici körlüğü hiçbirşey var herşey muamma nedir hayat diye soranlar siz aşağı bakın takip etmek patlayana kadar bir baloncuğu ... |