BAHAR YÜZLÜ ÇİÇEKLER GİBİYDİLER...Engelsiz engelliler Eminönü’nde Bir köftecide toplandılar Öyle, bir ordu kadar değiller Yarım dizinesinin Sandalyesi tekerlekli Duymasa da konuşarak Kendini ifade eden Gülşen’di En diri! Çeyrek asırlık Zeynep İki yaşında çocuk gibi Ve küçük kardeşi de İkiz kardeşi sanki Tekerlekli sandalyesinde Belekli bebek gibi Elleri ayakları ki Başlarından bir saniye ayrılmayan Melek gibi anaları! Ve pelin Tekerlekli sandalyeli değil ama Yeni açmış gül yüzü Görülebilsin diye masada Bütün minderleri koydular altına Sandalyesine lokantanın! Rabiye, aksayarak yürüyor Alışmış artık Kendinin olmayan Protez dize güveniyor! Ve yüzünden Gülücükler eksik olmuyor! Geri kalanı ayakta Görüntüleri sağlam Hüseyin (Kehya) gibi Ve devamlı el ele Peş peşeydi sandalyeleri İçleri içlerine sığmıyor Taşıyordu Eminönü meydanına mutlulukları! Pelin kimseye laf düşürmüyor Her laf arasında da Ha ha ha ha değil ama Böyle sevecen sevimli Narin mi narin Gülde bülbül sanki Ve o kadar insani ki o gülüşü Pelin’i görüp tanıyamayanlar Asla yaşayamazlar O doyumsuz atmosferi! Sandalyesinde bebek gibi duran Zeynep -Takma hayatı kafana Benim gibi gül eğlen Göster herkese mutluluğunu ki Başkasına yansımasın hayatın ağırlığı! Diyor Somurtan ve sohbete uzak duranlara O melek yüzüyle gülümsüyordu insanca! Ama hepsinin yüzünden İnsanlık öylesine Türkü türkü fışkırıyordu ki Sahtece gülümseyen köfteci -Müşterilerim geri dönmesin Dışarı alayım sizi. Dedi. Dışarıysa sanki zemheri 24 Nisanda Yani yeni caminin meydanında Dört dönüyor keyifle Tekerlekli sandalyeler Birilerinin yardımıyla Basamakları çıka çıka Ve bazen O kamyon kornalarını çala çala Yollarını buluyorlar Ve kendilerini insan sananlar Hani kornadan korkup da yol açanlar -Ne işi var? Bu kadar tekerleklinin Bu kalabalıkta Evlerinde oturamazlar mı? Diyorlar. O melek yüzlülerse O soğuk havada Felekten bir gün çalmışçasına Düğün bayramda gibi Sıcak sohbetleri süslenir Kahkahaları ile hür hür Yeni caminin meydanında Birileri de Bankları sahiplenip Yatak etmişler kendine Dizlerini karnına çekip Kollarını başlarına yastık yapıp Yatıyorlardı Sıcak yuva değil ama İnsanların arasında Bedenlerini kasa kasa Ve onlar insan diye Hiç kimsede yoktu tasa! Ve renk renk ne kadar güzeldi Sahte yüzlü insanların arasında Üstüne oturulup kırılmayanı Eminönü’nde İstanbul’un laleleri! Kuşlara yem alıp attılar Gülmesi hiç susmayan O bebek yüzlü pelin Ve engelsiz engellilere İnsanlar imrenerek baktılar! Mısır çarşısında trafiği aksattılar O el eleler Parmaklarına alyanslarını taktılar Ve sirkeci garının önünden Kadıköy vapuruna ulaştılar Ve gülmek eğlenmek Doyasıya yaşamak Engellilerinde hakkı Bunu onlara acıyarak değil Yollarını gidebilecekleri gibi Yapmak gerek! Sizin başınıza engel gelmeyeceğini Kim nasıl bilecek? 25-04-11 Hüseyin zengin amcamıza sonsuz teşekkürler canım kardeşim ve bana ilk ve son şiiri... |
nakış nakış örgüye hazır
kıvamında tatlı sert anlatımı
hoş bir paylaşım kutlarım
değerli şairi,