2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1376
Okunma

Engelsiz engelliler
Eminönü’nde
Bir köftecide toplandılar
Öyle, bir ordu kadar değiller
Yarım dizinesinin
Sandalyesi tekerlekli
Duymasa da konuşarak
Kendini ifade eden
Gülşen’di
En diri!
Çeyrek asırlık Zeynep
İki yaşında çocuk gibi
Ve küçük kardeşi de
İkiz kardeşi sanki
Tekerlekli sandalyesinde
Belekli bebek gibi
Elleri ayakları ki
Başlarından bir saniye ayrılmayan
Melek gibi anaları!
Ve pelin
Tekerlekli sandalyeli değil ama
Yeni açmış gül yüzü
Görülebilsin diye masada
Bütün minderleri koydular altına
Sandalyesine lokantanın!
Rabiye, aksayarak yürüyor
Alışmış artık
Kendinin olmayan
Protez dize güveniyor!
Ve yüzünden
Gülücükler eksik olmuyor!
Geri kalanı ayakta
Görüntüleri sağlam
Hüseyin (Kehya) gibi
Ve devamlı el ele
Peş peşeydi sandalyeleri
İçleri içlerine sığmıyor
Taşıyordu
Eminönü meydanına mutlulukları!
Pelin kimseye laf düşürmüyor
Her laf arasında da
Ha ha ha ha değil ama
Böyle sevecen sevimli
Narin mi narin
Gülde bülbül sanki
Ve o kadar insani ki o gülüşü
Pelin’i görüp tanıyamayanlar
Asla yaşayamazlar
O doyumsuz atmosferi!
Sandalyesinde bebek gibi duran Zeynep
-Takma hayatı kafana
Benim gibi gül eğlen
Göster herkese mutluluğunu ki
Başkasına yansımasın hayatın ağırlığı! Diyor
Somurtan ve sohbete uzak duranlara
O melek yüzüyle gülümsüyordu insanca!
Ama hepsinin yüzünden
İnsanlık öylesine
Türkü türkü fışkırıyordu ki
Sahtece gülümseyen köfteci
-Müşterilerim geri dönmesin
Dışarı alayım sizi. Dedi.
Dışarıysa sanki zemheri
24 Nisanda
Yani yeni caminin meydanında
Dört dönüyor keyifle
Tekerlekli sandalyeler
Birilerinin yardımıyla
Basamakları çıka çıka
Ve bazen
O kamyon kornalarını çala çala
Yollarını buluyorlar
Ve kendilerini insan sananlar
Hani kornadan korkup da yol açanlar
-Ne işi var?
Bu kadar tekerleklinin
Bu kalabalıkta
Evlerinde oturamazlar mı? Diyorlar.
O melek yüzlülerse
O soğuk havada
Felekten bir gün çalmışçasına
Düğün bayramda gibi
Sıcak sohbetleri süslenir
Kahkahaları ile hür hür
Yeni caminin meydanında
Birileri de
Bankları sahiplenip
Yatak etmişler kendine
Dizlerini karnına çekip
Kollarını başlarına yastık yapıp
Yatıyorlardı
Sıcak yuva değil ama
İnsanların arasında
Bedenlerini kasa kasa
Ve onlar insan diye
Hiç kimsede yoktu tasa!
Ve renk renk ne kadar güzeldi
Sahte yüzlü insanların arasında
Üstüne oturulup kırılmayanı
Eminönü’nde İstanbul’un laleleri!
Kuşlara yem alıp attılar
Gülmesi hiç susmayan
O bebek yüzlü pelin
Ve engelsiz engellilere
İnsanlar imrenerek baktılar!
Mısır çarşısında trafiği aksattılar
O el eleler
Parmaklarına alyanslarını taktılar
Ve sirkeci garının önünden
Kadıköy vapuruna ulaştılar
Ve gülmek eğlenmek
Doyasıya yaşamak
Engellilerinde hakkı
Bunu onlara acıyarak değil
Yollarını gidebilecekleri gibi
Yapmak gerek!
Sizin başınıza engel gelmeyeceğini
Kim nasıl bilecek?
25-04-11
Hüseyin zengin amcamıza sonsuz teşekkürler canım kardeşim ve bana ilk ve son şiiri...
5.0
100% (4)