GURBETSen ömrümü yedin soldurdun gurbet Taş, toprağın altın olsa ne çıkar Saçlarımı döktün yoldurdun gurbet Her güzelin sultan olsa ne çıkar Ağıtlar yazarak sazın telinde Yollara düşürdün seher yelinde Kapıldığım boz bulanık selinde Akan suyun volkan olsa ne çıkar Aş, ekmek diyerek çektin içine Mezarmı olmadın yaşlı, gencine Her gün çalışırım gelmez biçime Aş, ekmeğin paran olsa ne çıkar Karabasan gibi çöktün üstüme Halini soran yok yatan hastama Hasretim büyüdü düşman dostuma Birileri kan kam olsa ne çıkar Ateş vardır hasret denen yarada Düğünde, bayramda düştüm darada Taş toprağın bile kokmaz burada Her tarafın endam olsa ne çıkar Binlerce gönül’ün aşkı, yarısın Bir kere düşeni, Tanrım korusun Bırak ta gözyaşım biraz kurusun Gözyaşımda sevdam olsa ne çıkar Necati’yi ne şah eyledin ne han İl, il gezdirerek yaptın bezirgân Karın doyurmaya versen de mekân İki kaşık çorban olsa ne çıkar Necati KEÇELİ İZMİR SESLENDİREN : Nigar ZENGİN Avusturalya |