Başaklar
bizde bilirdik arkamıza yaslanıp,
çayımızı altın fincanlarda içmeyi buğday tarlalarındaki başakların dertlerini görmezden gelemezdik güllerin halini anlamak kolaydı da, bir başak, onca başağın arasında öylece, tek başına, yapayalnızdı. gülün başı gülüp ağlarken hep dikti başaklar yorgun harap ve bitkindi güller bülbüllerle hasbihal ederken, başağin umudunu karga hiç ederdi başakların bir tek anlayanları vardı, o da, sararmış, solmuş yüreklerdi onların da derdi boylarını aşmıştı zamansız yağmurlar korku verirken, sert esen rüzgarlar dallarını kırarken kaybetmek başaklara hep zor gelirdi güllere methiyeler dizilmesine değil, aranıp, sorulmamalarına içerlendiler, başaklar, güller kadar nazlı değildi bazı öğünlerde, önünüze gelirlerdi ! |