YAĞMUR
Eskiden, iplik iplik yağardı yağmur bizim ellere
Seller akardı ama kimsenin canını yakmadan. Kuşlar saklanırdı çatıların saçaklarının altına Karıncalar yuvalarına döner, Böcekler mahzun mor menekşelerin yapraklarının altına gizlenirdi. Biz çocuksu duygularımızla ıslanırdık, yağan yağmurun altında sırılsıklam! Islandıkça neşe dolardı içimize, mutlu olurduk hep birlikte. Bilirdik ki, her yağmur sonrası, buram, buram toprak kokacak bizim oralar Kâinattaki canlılar, bahar ile birlikte yeniden doğacaktı sanki Kelebekler uçacak, kuş sesleriyle uyanacaktık sabaha Koyunların, kuzuların, meleşmelerini duyacaktık derin ovaların içinden. Yanık bir kaval sesi gelecekti uzaklardan, sevda türküleri söyleyecekti çoban Çiseleyen yağmurun sesine karışacaktı kavalın sesi. Kaval sesi, tarifsiz bir huzur verecekti bütün canlılara Ve bir sevda türküsü tutturacaktı çoban, yanık mı yanık, sevdalı mı sevdalı… Yüreğinden, kaval sesiyle seslenecekti yavuklusuna Birçok sevdaya şahitlik yapmış, koca çınarın gölgesinden. Eskiden, çise, çise, yağardı yağmur bizim ellere Seller akardı ama kimsenin canını yakmadan. Bilirdik ki filizlenecek toprağın altındaki buğday, boy salacak başaklar… Çiğdemler çiçek açacaktı, ay misali, sapsarı. Arılar çiçek çiçek dolaşacaktı, uçsuz bucaksız kır çiçeklerinin üstünde Çeşit çeşit çiçekler fışkıracaktı topraktan, baharı özlemişçesine… Biz bilirdik ki, yemyeşil kırlarda oynayacağız, Yağ satarım ben, bal satarım oyununu… Bilirdik ki, ögürce uçuracağız uçurtmalarımızı, masmavi gökyüzüne doğru Ve yağmur sonrası yedi renk gökkuşağı doğacaktı üstümüze Huzur verircesine, sevgi dağıtırcasına, baharı müjdelercesine rengârenk Muhabbet edercesine, göz göze gelecektik onunla sevgiyle Eskiden, sağanak, sağanak, yağardı yağmur bizim ellere Seller akardı ama kimsenin canını yakmadan. 28.7.2013 |