altmış kadardık en küçük on bir eni on yedi yaşında muhtar belgeli fukara köylüydü babamız biz de çocuklarıydık gelmişiz şehre okuyup adam olacaktık…
Yurt;
çıplak taban çıplak tavan çırçıplak duvarlar boyunca çelik dolaplar han gibiydi koğuş demirdendi ranzalar yatak yorgan yastık naftalin kokulu çarşaflar yok değil vardılar
barınıyorduk çulla çaputla soba yanmasa da yaşıyorduk küflü nohutla doymasak da çünkü fukara oğlu fukaraydık katlanıyorduk zor olsa da…
Okul;
birden başladık altıya varacaktık atılmazsak yurttan mezun alacaktık çok okumalıydık bu yüzden çok yazmalıydık kitap kalem olsa da…
Kütüphane;
“Yetmiş birin kışıydı. On üçünde olmalıyım. Bir Pazar günüydü, tanıştık kendisiyle. Bir defter, bir kalem… Ve ben ve Refik ve diğerleriyle birlikte…”
duvarlarda raflar raflar dolusu kitaplar sandalye masalar harlı bir soba gül yüzlü bir hoca sıcacık ve sıcak sıcak insanlar sıcacık karşıladılar hem okuduk hem yazdık beş yıl kışladık soğuklar inadına…
Kemalettin Tuğcuyu tanıdık; köprü altındakileriyle. Jül Verni, denizler dibiyle. Ve sonra Yaşar Kemal’i, İnce Memed’iyle… Biz dünün çocukları; Yaşar abiyi çok sevdik. Önce okumayı, sonrasında yazmayı sevdik. Sayesinde… Ve hala seviyoruz. Ve kalem tutan elinden, insan kokan yüreğinden öpüyoruz.
Biliyor musunuz; gene yazmış. Adı; “Tek Kanatlı Bir Kuş” Biz dünün çocukları, siz günün çocuklarına; önce okuyun diyoruz. Sonra yazarsınız…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırık Kanatlı Bir Kuş şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kırık Kanatlı Bir Kuş şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.