Sen Yokken
Sen yokken
Şarkın garbına ağlardım Ütopyaların gizli ayrıntılarında saklıydın Çilekeş yalnızlıklarım, cefaydı omuzlarıma Dönüp kendi kendime ağlardım Sen yokken Susmuştu yıldızlar Sönük sönük bakardı gözlerime Adını bilmezdi Züleyhalar Mahkûm Yusuflarına ağlar Karanlıkta, aydınlığa kör bakanlar Dirilerinden utanır, uzun saçlar Sen yokken Kör süzgeçlerden kısık sesler yükselir Anılmazlıklar kıyı köşelerde, izbelerde Damlalar kururdu çöllerde Bad-ı saba esmez oldu seherde Sen yokken Yağmur yüklü bulutların Mercan kayalıklarında saklı saltanatı Uğramaz yara, ağyara Ekin başlarında saklı Sen yokken Cılız gibi görünen yeşilciklerin Baharı zorlayan nadanları Sükûtun feryadı, çığlık çığlık Dehlizlerde kıvılcım, ziya arardık Sen yokken Gurubunu gördük güneşin Soğuk yüzleri gerçeklerin Bin bir inkisar Kirlenmiş yapraklar Ferini kıran ümitlerin Pençesini hissettik bir zaman Sen yokken Kenan beklerdi, Yakup misal Pusulayı karıştırmış ruhsuz oyuncaklar Kalbi, beyni mideye yedirmeye niyetli Enaniyet asrında eneler çifteli Allanıp, pullanarak biraz da yaltaklanarak Döndürdüler bir zaman Sen yokken Dön içine göm kafanı gönlüne, nafile Kurtlanmış ağaç… Dayanmış ilahi mesnede Mazinin enkazı, meşrep ihtilafı Murdar, iliğimde Sana hasret, sana müştak Bir sen var dileğimde. Ramazan ATEŞEN SEVGİLİYE... |