SEN....
Gözlerimin içine gözlerini iliştirip, mühürlü dudaklarından mırıldandı.
-Ben kimim dedi ? Sen yağmurdan sonra beklenen gök kuşağı özlemi, Hasretin ana dili , vuslatın makam divanında dillenişi, Yüreğin koşulsuz sahiplenişisin. Sen sessizliğin ağır notasında, yalnızlığı delen bir sahiplenişin haykırışı. Bir şarkının en dokunaklı yanısın. Sen bir şairin bahanesi , kalemin mürekkebinden dökülen secdelenmiş kelimelerin sahibi , Aşkın mektebi , bir yüreğin koşulsuz saltanatısın. İnce, zarif yürüyüşünde ki o dik duruş hayatın en cesaretli yanı , Gözlerinin içinde ki tebessüm küçük çocukların masumiyeti, Avuçlarında ki merhamet bir ananın çocuğuna hasretidir. Yüzündeki o derin mana bir hayatın iç yüzü , Sahteliklerin ters yüzü , Yalanla dolanla yıkanmış bir hayatın içinde açmış bir tomurcuk. Ve hiç solmayan bir buse gibi. -Bataklıkta açan çiçeği bilir misin Saklı düş’üm ? Her şeye rağmen bütün zarafetini ,güzelliğini esirgemez hayattan Ve koca bir bataklığı cennete çevirir. Yürüyüşünde ki kendinden emin duruş , hayata dik duruş Yüreğinde ki hürriyetin ana dili gibi. Mühürlü dudaklarından bıraktığın kelimeler hayata can veriş, Bir ömre seriliş , rüzgara karşı koyuş gibisin. Anlayacağın Saklı Düş’üm , Sen karanlığına meydan okuyup bir perdeden sızıp içeri Hayata can verişsin. Sen gök gözlerinden mavi satıp kimsesizlere umut dağıtan bir yüreğin sahibi , Tutumlu yanınla cebindekini savurup yüreğindekini saklayan cömertsin. Bakışların , cesareti giydirip hayatı savunmasız bırakmak gibi, Yüreği dik tutup bir savaştan sağ çıkarmak gibi, Mateme beyaz giydirip siyahı silmek gibi, Bütün yenilmezlikleri giyinip yüreğime komutan olmak gibi.. Sen bir ressamın ömrünce çizmek istediği sanat eseri , Bir şairin yazamadığı mutluluk , Bir resmin kareleyemediği şaheserin ta kendisisin. Güldüğün zaman yanaklarına düşen o gamzelerin dirilişi , Bahara can veren bir cemrenin ta kendisi , Bir özgüvenin ön ekisin. Saçlarının savruluşunda hayatın nefesini hissedip O kumral saçlarında dokunaklı bir melodiye eşlik etmek gibisin , Bahardır saçların ve tomurcukları açardı rüzgara bırakırken kendini. Çenenin ince çizgisine dökülen kelimeler samimiyete sarılış, Hoş sohbetine davet gibidir. Şimdi gülüşüne kondurduğum hayat yüreğime senli ömrün cesaretini verirken , Bakışlarından aldığım anlamı hala hiçbir cümleye nakış edemedim. Bağışla hala hiçbir cümle anlatamadı endamında ki zarafeti.. “Şimdi sen ne zaman uyusan melekler mesaisine başlıyor sevdiğim. Ve ben hep solumda ki melekle kavgalıyım Sen uyurken en çok o kıskanır oldu seni..” Fatih Kaba / SEN… |