PUSUDAKİ İHANET
Seni gördüğüm o an
Gülüşündeki sihre kapılıp kandı yüreğim Gözlerindeki iksire düşüp AŞK’a bulandı Yıldızlar yağmaya başladı sonra yer/yüzümde!! Hazin hazin baka kaldı ay uzaktan öylece Zamansızdı yersizdi mekansızdı artık herşey Bilemezdimki Pusuda bekleyen ihanetin acısını Birden katrana buladın bütün hayallerimi Sen sahip olduğum tek umudu çalıpta gittin Zemheri gibi üşüyen bir kalp bırakarak geride Bir daha yaz hiç gelmeyecek yer/yüzümde artık garip bir sessizlik ve hüzün asılı kaldı havada Şimdı Sırtımda senden kalan birikmiş acı yükün ağırlığı ile Sigaramdan derin bir nefes çekiyorum iç çeker gibi Çaresiz yorgun bitkin yılgınım artık yer/yüzümde Oysaki hep daha güçlü ve cesur sanırdım yüreğimi Uçuruma yuvarlanan korkular gibiymişim aslında Sabret diyorum şimdi gönlüme buda geçecek sabret |
Sabretmek gerek...
Gönül,
katlanmasını bilir acıya...
zaman iyi yarendir, iyi yoldaştır böyle anlarda...
Ya!...
Hep terk edilenler şiire sarılıyor...
Acıyı hafifletici etkisi mi vardır ne?
Ve,
bırakıp gidenlerin hiç şiiri yok...
Galiba Tanrı onlara güzellik esintileri göndermemiş asla...
Sadece,
hayatın çirkin realitelerini bahşetmiş...
Güzel ve hüzünlü şiir...