Ne Kaldı Umutlardan!Olmasaydı Neşe-i muhabbet Gülmek niye ki doğrusu merak ederim Simanın envayı Çeşidine bürünmek ve Böyle dilemek, hala cazip gelen mi değil mi Hiç göçmeyen Ve geçmeyen ne ki,baki kalan gök kubbede Mazi Derinliğinden gelen Ayak seslerinde inlemek ruh-i idrak ile mümkün Sen Ne bahtiyarsın ki Ahiri görebiliyor ve ayan ediyorsun, gizlemiyorsun Neme lazım Deyip vazgeçmiyorsun Nefsi vesveseleri yakinen biliyor ve öngörüyorsun Yegâne Bir yol olduğunu İçtenlikle ve samimiyetle, her vakit itiraf ediyorsun Duyulmayan Çığlıkları dahi sen Bir bir usanmadan şehrediyor ve tefekkür ediyorsun Yaşın ve hesabın Serinliğine sessizce dalarak Seyri hal ediyorsun, ibret ve izanı ruhunda derlitorsun Yalnız Beklemek ve umut etmek Ne kadar kifayet edecek, azim ne vakit ses getirecek Hani nerede Sana umut ilga eden Ve tenini okşayan yağmurlar, anılası baharlar ve hazanlar Eteklerin Uçuştuğu o karanlık gecelerin Eşsiz sakinliğinde terennüm ederken, haşyetten iz vardı İçilen meylerin Kalan kadeh izlerinde Sinelerin derinliğinde ki gizemlerinde yadedilecek ne kaldı Sana bahşedilen Her emanetin, nefesine tanınan müddetin Hiç bilmediğin mevsdimlerin ve senden habersiz gelişmelerin O merakın Ummanın da kalan Umutların bıraktığın bir aşkın firkatiyle şad olmalı ve yaşanmalı Yaşanayan ne varsa Ükdelerin yelpazesinde bir dram kalacaksa Dillenen metanetin, sadır olan onca çaresizliğin eşiğinde ağlarsın Mustafa CİLASUN |