Uhûd
aşk gönülde daime erdiğinde
pir-i şahın senle deme geldiğinde cümle alem buna tanık olduğunda gülüstan-ı bahçede yarimi gördüm sultan-ı hicârım huşu içinde dilde tekbir secde halinde Rabbi Ala’nın yüce katında menzili uhuda vardı çölde ikram verildi semah dönüldü canı cananım bana haber saldı ahvali kelamımı dosta sordu gönle düştüm bin selam ile gaibden haberi ikram ile sultanı şahıma yüzüm sürdüm aşkı ikramda karar kıldım gönülden şerbeti bal ile sana el verdim aşk-ı mukaddes yüce divanda karar ile alındı Rabbi Ala nuru ala olana izin verdi Yusuf çıktı yüce divana ahvalini anlatmaya nida da niyaz ile teslim olmaya can-ı cananı ile temass kurmaya arş-ı alemden devr-i aleme gidip gelmeye vuslat-ı çileye son vermeye gönül gözümde aşkın katı yücedir sultanım bulunmaz derdime dermandır aşk-ı nar ile yandıkca sühayı yıldız pir-i şahın gönülde taht kurandır olma cengi cengaver ile düşman sine-i harlı ateşe salma pir-i şahını terk-i diyar edip vuslat-ı çileyi ebedi azaba salma aşkı kerim hakkın adıyla anılır hüsnü cemalin bahar bilinir pir-i şahın şükür edip sultanıyla göz göze gelir vuslatı sabırda dua ile ördüm vuslat-ı sarayı gönlüme koydum can-ı cananımı celal ile sine-i bahçemde gül ile gördüm ol bi cümle aşkıma sabırda ikrar aklı daiminde binnaz canda can ile gönlüme devran sine-i bahçende aşk ile konuk et beni bende zaman tamama erdi hüsnü cemalime huşu geldi pir-i şahın dergah ile ceme geldi molla-ı Azam ile ulemaya haber saldı dergah-ı divan içinde dua verdi hüsnü cemalinle yüz yüze geldi |