üç kuruşluk
üç kuruşluk adam’dı.(kudret)
iyi,tokat atardı . ama ! boksör’dü az birazda bizden’de iyi canlı hedef tahtası olurdu ona. vudrukça gülümserdi daima.. üç kuruşluk hayal’di (bisiklet) dilimizde sübhaneke dua’sı ellerimizde tekerleri olmayan oyuncak bir araba ile avutuyorduk,kendimizi zorda olsa,zapt edebiliyorduk bünyemizi... üç kuruşluk kadın’dı (makbule) iyi becerirdi! kandırmayı bizleri en büyük silahı,parmak dondurma ile evinin çatısını yapmak için yükletirdi sığ, saydam ellerimize toz yutturan kiremitleri,taşımak için..ustaca!! üç kuruşluk meyveydi (çilek) canımız çekmiş,yaz’dan bir ay güneşi kıskacında. dürtmüş.şeytan heveslenmişim! tadını keşfetmenin cesareti ile ilk hırsızlık eylemine,girişmişim.. emelime ulaşamadan henüz! yakayı ele vermişim iki tokat yakınında acı’nın resmini görmüşüm. üç kuruşluk ev sahibiydi (turan) mahçubiyetimiz var olmayışımızdandı. iyi gol atarken,iyi kaleci oldum. kendi aramızda yaptığımız dokuz aylık,on iki aylık oyunlarında. attığım her şut,gözlerinin ofsaytına düşüyordu. kızıyordun! daha henüz top apartmanın çizgisini geçmemişken.. kavuğa sığacak ,bahane arıyordun çıkarmak için bizi ceza sahamızın içinden.. başardın’da!!! galipsin,bravo sana.. üç kuruşluk bakkaldı (seyfettin) kursağımıza girecek,olan öğlen den kalma bayatlamış ekmek’ti. alt tarafı, veresiyemiz birikmiş,toplasan üç daha eder anca aç kaldık,aç uyuyamadık o gece. zamanla yarıştık,kızdık,öfkelendik çaresizliğimize,öylesine sessizce.. |