Birinci Ağızdan Özlüyorum Seni
Birinci ağızdan söylüyorum
dervişin zikri ve senin okunup üflenmemiş dilin, durmadan kanayan bir şarkının müsebbibi gibi İnanılmaz keşif gırtlağımızda yeni bir sözcük bulundu sancı dünyası fevkalade bir heyecan içinde rağmen bu sürmanşet coşkuya, dokunduğumuz her harf kırılıyor -ölü balıklar o yüzden sevdaların üstünde yüzü koyun yatıyor- bir ricam var ellerinden, içi şiir dolu boş bir şişeye koy beni, bulduğun ilk okyanusuna at sürükleneyim, sürükleneyim, sürükleneyim, sürükleneyim, ta ki bir kıyı, kıyımı okşayıncaya dek bıçağa gerek yok, her türlü kesersin sana inancımı ki biliyorsun, platin çivilerle tutturulmuş bizim öykümüz Birinci ağızdan öpüyormuş gibi yapıyorum, bu düşleri bir de benden duyun istiyorum, bilmem kaçıncı sevda girişimim de reddedildi, arabesk kapitalisttir, yemeyi sever, içi loş duyguları bay ve bayan ölümün meşhur düş eğrisi grafiğinde görüyoruz gerçeği bugün ne yaptın diye sormuyorum sana farkındaysan, çünkü biliyorum, sabah kalbinin solundan kalktın, biraz içinde, onların içinde dolaştın, uyku sersemi sonra dolabı açtın, çiğ et gördün, çiğ bir yalnızlık sonra bir çatala ilişti gözlerin, uçları ne sivri, bizlerden bile sonra buzlukta beklettiğin didem madak kitabının kapağına ilişti gözün "ahhhhhhlar ağacı" odanda, diğer odanda,tüm odalarında birinci ağızdan ölüyormuş gibi yapıyorum sana, sizlere olmuyor, bir ölü taklidi bile yapamıyorum bu senaryolarda Camille Claudel’in heykellerinden dağıtacağım bayramda sizlere düşünen Rodin şekerleri bir de, her şey bir yunan taşı bazen en ufak bir hatada tozlaşan, ama bitti mi kemikleşen ruhu Bugün ne yaptın? Yine onlara hasretle yok olmaktan başka Ben bazen değişemiyorum, yine kemik suyu içiyorum rüya kırıklarında yine leblebi tozu yiyorum, savruluyorlar geçmişimden yine atari oynuyorum, dan dan dan vuruyorum kötü aşkları bir kelime bir işlem izleyip, doğru şiirleri sevmeye çalışıyorum hotel california dinleyip, en arka sırada oturan kıza aşık olmaya çalışıyorum Birinci ağızdan bir öğüt armağan ediyorum sana, fitreni ver güzelim, özlemle ver veremiyorsan, yoksul, durumu iyi olmayan bir şiirin gözlerinden öp, ya da bir tene dahi muhtaç, yaşlı bir geçmişi ziyaret et iki şahit olsun bunları yaparken, bir senin, bir de benim dilim Sahi... Bugün ne yaptın sen? Beni sorma, ben bir yandan ray charles dinliyorum, hani şu kör sevdaların gözünü açan, bir de birinci ağızdan özlüyorum aslında seni, bir de sizleri, sizlerin ağızlarınızdan akan düşleri... Oktay Coşar |
ki biliyorsun, platin çivilerle tutturulmuş bizim öykümüz
kendimi buldum.
mükemmel dizeler
ellerinize sağlık..
tebrikler..