................
Ey Benim Kayıp Gül’ üm;
Sen ki; açmaya niyetlenmiş; Tohumken Kayıp Gül olmaya namzet Kevser Havuzunun feyzi ve nuruyla Sinesi ve yüreği dipdiri olan ve Dili şeker şerbet döken, Kaleme ismini veren Sevgili; Bu öyle bir aşk ki, Aşkımın gidişatına bir yön vererek bana Destanlar söylettin Geçmişten aydınlık yarınlarıma. Öyle bir hamurun var ki senin Kıblene yönelenler; Unutur derdi, tasayı ve gamı Bahtsızlar; kervanın yönünü çevirir Al yanaklı kırmızı, sarı, beyaz ve mavi yüzüne O dırahşan cemaline müştak olmak için. İçtiğin aşk şarabını tatlandıran ve Şu alemi kavuran aşkının ateşi Hani ilk kez üzerine giydiğin Bir Şubat ayının tatlı esintisi. Kalbine giden, orada yer edinen O cezb edici aşk tohumlarının ekili bulunduğu Zambaklarla bezeli vadilerinde Aşk şarabını içenler geride Aşk şişelerinin kırıklarını bırakırlar heyecandan. Tahtına oturmak isteyenler; Aşkının alevinde yanarlar hep Çöldeki kumlar adedince Hüzün ve yasa boğulurlar ardısıra. Her bir gül, her bir çiçek Kayıp Gül olmak için yarışır şu cihanda. Öyle bir gönül köşkün var ki senin; Sohbetlerin canan oluyor Gecelerin o en tenha saatlerinde Aşıklar cezbeye kapılıyor Dudaklarından dökülen nağmelerinde. Maşuklar sıra sıra kapıda; Öpecekler dikenden eteğini; Kayıp Gül’ ün kokusunu doldurup şişelere Hapsetmek isteyecekler kanlı çadırın içine. Öyle bir sesleniştiki senin ki; Bela arayan gelsin, Maşuk benim yanımda ahali! Gülümün kokusuyla sarmaş dolaş Ateş topu isteyenler duysun Maşuk benimle ahali! Ve herkeste bir telaş. Sen ki Kayıp Gül’ üm; Bir bayram sabahı gibi doğdun içime Zemheri soğuğun köşkü Şubat’ ın incisinde Doğumundan dolayı Hem ay açtı, hem de güneş doğdu. Binek atındı yıldız, Samanyolu bahçen Galaksilerde yarıştın Kokun sanki yasemen. Öyle bir isim ki seninkisi; Kayıp Gül derler adına Belkıs’ ın tahtı bile Vız gelir senin şanına. Aşk kaderdir esasen Kayıp Gül’ üm kader bizim lehimize otağını kuruverdi, Kelebeklerin ömrüne 3 değil, bir asrı Alın bu da bizden size hediye eyledi. Şiir gibi yaşam bizimkisi, Sundu kader bize, Elmas kaselerle içirdi Ali Baba Mekanındaki O buse makamlarının iksirini. Kayıp Gül’ ün gemisi ki; Tufandan kaçanlar binmişti Kimisi bir beyit, kimisi şiirde bir mana idi. Efsunluydun sanki toprakta, Dışarıya çıkmaya can atarken; dikenlerin ağlıyordu Ahu figan eyleyip; Hem de tomurcuklarındaki rahlenden. Tek bir vücut olacaktı, tek bir ruh ve hayal Gönüllerde yeşerdi, billur renkli gonca saray. Ey Kayıp Gül’ üm; Sen ki; benim gönül mabedimi ışıldatan, Yandıkça parıldayan bir nevbahar müjdecisi, Aleme; bu da benden diyerek bir hıdrellez şenliği, Kokundan mest olup baygın hale gelen Bir mecnunun dilindeki duasısın. Rengini sen verirsin yeşilliğe, Leylaklar utanır yanında kokusunu salmaya Her gonca izin alır edebinden; Senin yanında açmaya. İşte, bir garip yolcuyum, üzüntü de var gam ve kederle birlikte huzur Bu şiir benden sana gelsin oku; Mehtabın altında kıl benimle huzur. Murat AYDIN 30 Temmuz 2013-Bursa |