Bedevi Oğlu
bugün gülümü gülerken gördüm
dilinde kelamı bal sandım bir seyrettim bin sustum bu olanlara bende şaştım ikrara sır içinde gönül verdi bir üzüldü bir sevindi yola çıktı tekbir ile idraka erdi kendi içinde vakit su gibi akacak gördüğü her şeyde mana bulacak az kaldı kemale erecek elinde nur-u aynası beşerin yüzene bakacak dalıp gönül deryalarına saklı kalan ne varsa bulacak biz onu bu alemden öte tanıdık vakti sabır ile bekledik bir ağladı bir güldü acı içinde dile geldi Rab deyip durmadı yalvardı ödülü büyük olandır Yusuf arş-ı alemde zorda olandı çöle düşen bir abdal veliydi su satar akçe alırdı zorluk içinde kemale erendi yeri yurdu olmayan bir bedevi oğluydu anası hatice kör gönlü saf olandı Yusuf huzur nedir bilmedi dolaşmadık çöl bırakmadı sonunda fatma kzı Ayşe’yi gördü arş-ı ala aşkla titredi Yusuf bir abdal veliydi derdi büyüktü bilirdi bu vuslat sona ermeyendi yaktı sine-i bahçeyi har ile Medine’den Mekke’ye Mekke’den Cizre’ye hasretle sahiplenmedik çöl koymadı yol uzun gam büyüktü dergah dergah üstüne kurdu ne ağladı ne güldü Rabbi Ala’ya ruhunu verdi |
Yüreğiniz var olsun.