Kalbim hüzne ramdır, sevdası firkati hicrandır…Uzan soluklu bir yolculuğa çıkmak istiyorum Her lahzasında hiçliğin yaşandığı, benliğin aşka adandığı Sahranın gönlüme inşirah sunan hazzının bulanmadığı, yağmurun ıslattığı Ruhumun vurgun yemiş duvarlarının arındığı, kalbimin naif bir şekilde ağladığı iklimlere girmek istiyorum Çocukların telef edilmediği Nefeslerin canavarlaşan mahlûklar tarafından katledilmediği İnsan sıfatının hassasiyetinin idrak edildiği, akıl ve iradenin sevdaya hasredildiği Hakikatin her lehçesinde ruhun ve vicdanın suhulet içinde nazar ettiği bir güzeeliği özlüyorum Dost ve düşman bilinirken Kimlerin kuyu kazdığı gün gibi aşikârken, hinlik para etmezken Takiye her fırsatta esirgenmeden saçılırken, gıybetin alası yapılırken, sine yanarken Nefsim dururken kime ne söyleyeyim, çara olmayacak yaraya ne diye ah u figan edeyim, diyesin geliyor Kul, neye ve kime inandığını bilmeli Aklını ve azmini bu uğurda seferber etmeli, taklitten vazgeçmeli Keyfi ve hevesi için ne kadar dikkat kesiliyorsa, O’na kul olmaktan çekinmemeli Her halini, içine attığı kederini, devasız sanılan emelini edebi sadık gibi O’na hasredip felaha ermeli Aşk, iradenin sadakat meşkidir Gönül sevdasının hakikate mebni şirazesidir, edep kul içindir Hayâsı olmayan ne kadar sefildir, ruhunu ve kalbini terk etmiş bir bedendir Nefsine köle olmuş, endişeyi unutmuş, nedensizlik içinde boğulmuş hilkat garibesidir İnsan hissiyatıyla yol alan çaredir Akıl ve iradesi bunun için muvazene edilmesi beklenmiş serdir Her türlü zafiyetin getirisini kader olarak vasıflandırmayan Abdi gerekçedir Ruhunun ve kalbinin yaratılış ilkesine sadık kalan değerdir, nefsini terbiye eden erdemdir… Mustafa CİLASUN |