Nerede hata yaptım, zafiyete kandım, yaralandım…İnsan elbette düşünmeli Nereye gittiğini bilmeli, ruhundan ve kalbinden arîleşmemeli Aklıselim olmak için azimeti ve iradeyi edebi vicdanın rüknünden bilmeli Ruhunun geldiği adresi, kalbinin nazar gâh edilmesi, aklın erdem derecesi hissedilmeli Vakit en kutlu ibrettir, seni içinde sürükleyen kederdir, aşk ve sevda adına ne büyük rehberdir Akıl bahşedilirken Aklı alınanın ne hale geldiği yakinen bilinirken Araf için bin hüzünle lafı güzarlık edilirken ve hatta ibret içine düşerken Berzahı en latifliğin suhuletiyle tahayyül etmeden ve halin dirliğinde demlemeden göçüp giderken Hangi gözyaşını anlatayım Nefsin ilzamından neşet eden avuntuyu kime bırakayım Gönül pınarından süzülen aşkı sevdayı, vuslata olan yakarışı ne yapmalıyım Heva ve hevesin her çehresinde, zafiyetler aklımı ve irademi bu hale düşürünce nasıl yanayım Sevmek, teslimiyet demektir Aşk, ruhun ve kalbin sevdasında nar olup, yeşermektir Akıl ve azimet ne tükenmez bir nimettir, iraden için bahtına kefil olan nedendir Emel tulu hayaller için değil, umut hevesin oyuncağı olmak için esir edilen hakikat hiç değil İnsan kul olmak için yakarmalı Nefsin ve metanın esiri olmaktan kurtulmalı, O’na koşmalı Sabrın vakarıyla gözyaşlarını sessizce bırakmalı, kanaat ettiren imanı kalbi arındırmalı Sadık olmak, sadakat içinde durulmak, mavera yolculuğunda umut olmak için sevdasına kanmalı Geçip giden zamana bakmalı Ümmet olmanın idrakiyle tefrikadan uzak bulunmalı Cemaat asabiyetleri içinde boğulmaktan artık kalbini ve izanını kurtarmalı Rabbine umutla el açmalı, bilgi ve muhakeme etmekten asla geri durmamalı, inandığını hakkıyla kavramalı Mustafa CİLASUN |