Kedernâme, Rubâiler
ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ...(seçmeler)
Nağmeyi iyi dinle keman yürek dağlarken. Destini bolca doldur derelerin çağlarken. Son köprüden geçerken sakın susadım deme; Ne su veren bulunur, ne yaş silen ağlarken! Bakın koca âleme; çeşit çeşit insan var. Kimine dünya koca, kimisine çok da dar. Bilhassa bir hesapta yanlışlık olsa gerek: Hakkı geçen zarar der, hak yiyenler ise kâr... Tatlıca gönül almak kolay gelmişse dile... Saf yaratılan rûhun tanımamışsa hile.... Yoksula son azıktan verdinse bir parçacık; İşin tamam sayılır, cennete girdin bile! Hem alıp hem verirken helal olmalı akit. Varsa burada borcun hiç bekletme ver nakit. Hak geçirdinse kasten, boşadır tüm inancın: Ha hergün oruçlu ol, ha namaz kıl kırk vakit! Ben, sanardım ki şahsım büyük bir adam imiş. Bir de ne duysam iyi; sonum toprak dam imiş. Keşke bununla kalsa, dostlar; yandım ağladım: Meğer asıl konağım kuru tahta çam imiş. Belki adam sayarlar kıyâfetimden diye, Allı pullu giyindim vardım doğru camiye. Baktım ki bir zengini kabire gönderirler: Verdiklerini gördüm: Beş kulaç bez hediye. Kederli’yi dinle dur, kederi atacaksan. Git kendine mezar kaz, boş durup yatacaksan. Bedeline paha biç, boşa harcama anı; Bana hemen haber ver, vaktini satacaksan! ............ Dünya malı, şan, şöhret; elimizin kiridir. Yiğit denecek kişi gerçek seven biridir. Bu âlemin sefâsı yine burda kalacak; Zurnanın zırt dediği yer kıyâmet yeridir! Kederli©Almanya, 1998-2007 (Kedernâme, seçmeler) |