İhtiyar nine / ikramı sevmeyen kadın / zehirli dürüm
Bir gün ihtiyar bir nine bir yerden bir yere giderken karnı acıkmışdır
Uğrar bir eve rasgele çalar kapısına Bir kadın çıkar karşısına İhtiyar nine Uzak yoldan geliyorum der Allah rısası için bana bir dürüm ekmek ver Ev sahibi kadın hiç sevmez ikramı kötü niyetlidir Bilmez hem düşünmez / her kes kendine eder Dürümün arasına zehir koyar verir ve gönderir Bir daha gelmesin der gibidir Ev sahibi kadının eşi yıllar önce ölmüşdür bir oğlu vardır Oda askerdedir Dürümü alan ihtiyar kadın sevinir düşer yola / gider/ gider/ gider Bir süre sonra bir mola verir hem dürümü yemek hemde dinlenmek içindir Karşıdan bir asker görünür Askerde uzun yoldan geliyordur yorulmuşdur bellidir /Askerin karnıda açdır İhtiyar nine oğlum der / nerden nereye hayırdır Asker / askerden teskereye geliyorum nine der Şerle ne işimiz olsun / nine / elbette hayırdır Aça benziyorsun /evet açım nine der uzak yoldan geliyorum 3 saatdır Dahada belki / bir okadar daha yolum vardır Nine dayanamaz al oğul der madem / şu dürümü ye ’ der Senin yolun benimkinden uzun ihtiyar ninenin zehirli dürümden haberi yokdur Asker oğul alır dürümü bir yandan yer Bir yandan yürür eve varır Eve varır varmasına kıvranmaya başlar Ana bana bir hal oldu ne oldu oğul der/ ana / can havliyle konuşur asker Gelirken ihtiyar bir nineyle karşılaşdım açmış sofrasını bir dürüm vardı elinde Çok acıkmışdım /kıyamadı bana nine bir dürüm verdi yedim der Hemen hatırlar / o dürüm kendi verdiği zehirli dürümdür Kötü niyetli kadın her kes kendine eder / kendine ederi farkına varır Varır varmasına amma / iş / işden geçmişdir Bir oğlu vardır o bir oğlunada kendi dürümüyle zehirlemişidir Yahya sevim ; Aydın . |