Dünya
Bu dünya neymiş böyle,
Neden içi boş? Dönüyor, Ama sallanmıyor. Bizi üstünden Düşürmüyor. Yedirip içirip Besleyip büyütüyor. Bilen varsa söylesin. Yoksa sussun, Yerin kulağı var. Sonra duyarsa, Kötü olur. Dert edip, Uğraşmazsan onunla Ne gamı var, Ne de kaygısı. Nasıl yaşarsan yaşa. İster insan ol, Yaşa padişah gibi… İstersen ol haydut, Açıma masuma Kır, dök devir. Herşeyi… İstersen it gibi, Sürün yerde, Yaşa git öyle, Kimse bakmaz Yüzüne… Yok, Bu dünyanın Belli bir yasası, İyiyi, kötüyü tartacak Bir terazisi. Sen nasıl yaşarsan, Git öyle yaşa. Sonra Hak verir, Senin hakkını. Varsa; Hakk’ın Toprak altında Hak’ca bir yasası… Zalimden alır, Mazlumun ahını, Gözünden akıttığı Onca yaşın acısını. Ya yoksa; Hakk’ın Adaleti, Sonra Bu dünyayı tartan Bir terazisi. İşte O zaman, Allah, Dese sana, Verdim Ben sana akıl, Kullansaydın Sende ey kulum. İşte O zaman Sana, Ne faydası var, O zaman verilen aklın. Şimdi, Ettiğin Ahın, vahın. Ben sana demedim mi? Kullan aklını. Bu dünyanın Herşeyi yalan. Gel sen, Ne gülenine, Ne ağlayanına aldan. Ne sevilenine, Ne yerilip, Övülmediğine aldan. Senin Varsa Hak’tan yana, Bir şansın, Sevin. Dövülmeyip, ağlamadığına. Yok sa; Bu dünyanın, Ne aşağısı, Ne yukarısı belli, Yok! Düzü, Bulunmaz ortası, Ya hep iniş, Ya hep dik yokuş, Önü arkası. Bu yalan dünyaya, Ağlayarak gelipte, Görülmemiş hiç, Gülüp oynayarak, Memnun giden Birisi… Allah için, Yok mu? Hiç Bu yalan dünyanın, Yorulmadan, Yaşayıp, Acı çekip Ağlamadan, Yürünüp gidilecek, Düz yeri, Ortası… 12.06.2013 Cahit KARAÇ |