Unutmamak İçin…
Sensiz, masum
Beklerim yaban ellerde İlk gün beklediğim gibi Belki gelir hülyasıyla sarhoş Şunu bilesin Sensiz dünyam bomboş… Bitemez bir hikâye, bir türkü gibi Hani yeminimiz, hani sözümüz Ellerin ellerimin üzerinde Üstüne iki damla süzülen aşk Unutulur mu bu vefasız, Unutulur mu? Ölürümde silinmez bu hatıralar Sildin mi yoksa sen! Sildin mi? Ararım kokunu Ararım ölüme giden hasta gibi Tüter buram buram hasretin Nasıl gidersin! Yangında bir soluk, bir yudum nefessin Kulağımda çınlar o narin sesin Hani nerdesin vefasız, nerdesin? Şunu bilesin Hala ilk gün gibi bendesin… Ve özlem Ve tükenmez bir tutku Ve sen varsın, her şarkıda Her gülde bakışın Her hüzünde senin ısın Her ‘’ah’’ ta içim içim sızın Çürütüyor ince ince tenimi Çürütüyor, bilesin Hatıralar korku gibi çökünce üstüme… Ve o anlar Ve vedasız terk ediş… Ben var ya savruldum o çıkmaz içinde Ben var ya ağladım feryat içinde Yolunu kaybeden çocuk misali Büktüm boynumu ve yürüdüm Andım her halini Unutmak için değil unutmamak için Savurunca rüzgâr ince ince tozları Veda edercesine yola koyulunca yapraklar İlk gün aklıma geldi O sonbahar pazarı… Andım seni, her anıyı Ağladım için için Unutmak için değil unutmamak için 9 Aralık 2012/ Bir Pazar sabahı… Güngören /İstanbul |