...
Elimi göğsüne yasladın
Sevdanı duyurmak için, Sevdan elime sindi Sonra yüreğin Sonra sen Sonra biz... Kimse beni sen gibi sevemedi... İnandığımız değerleri bizimle yeniden yaratmıştık Günahsız açılan her yaraya göğsün merhem olurdu Kalp atışını ellerime verdiğinden beri. Elim yanağına dokununca, Ayak parmaklarım titrerdi benim. Güvenmek ne güzelidi, Dokunmaya, duymaya, yaşamaya... Gittiğin gün simgesiz bıraktım adımı, Sıfatını aldım adının önünden hepsi bu, Eş dost, büyülü bir peri masalının Hazin sonunu konuşmuyordu, O masalın hazin kahramanlarına acıyarak bakıyordu, Yıllarca... Bilmediler, Kalp atışını elimde saklağımı, Yüzündeki parmak izlerimi görmediler, Bir kere sevince insan gider miydi... Biz kimseler duymadan, Zühre ile Tahir’e özenmedik mi? Razıydım; Senden kalan sevdayı saklamaya, Senin başka aşklarda mutluluklarına sevinebilirdim, Zühre’n kalabilirdim ve kimseye ses etmezdim... Böyle gitmemiş olmanı dilerdim... Dizlerimde yaralar açarak Doyamadığımız bir türküye aç bırakarak Elimde hala gümbür gümbür atan o göğsünün sesini, Benden çalarak... Giderdin yine,ses etmezdim Anılarda bir kahraman gibi kalarak, Ayrılığın buruk ama tatlı tadıyla giderdin, Çok sevmişti beni derdim, Gülümserdim... Böyle gitmeseydin... |
çok şey söylesede,daha çok şeyi içinde barındıran tarafınıda görmeli.
kelimelerin bakışlarında saklı kalıp,dudaklara düşmeyen yanınıda gösterdi bu şiir.
yürekten kutluyorum.
güzelliğin kalıcı yanını,acıların ve ayrılıklarında sildirmeyeceğini anlattı bu bu şiir.