ON EMİR
İnsan, hayatın karşısında o kadar zayıf duruyor ki
Bazen, yaz sıcağında eriyen buz kalıbı gibi, Gözler önünde çaresiz bir şekilde erimekte Bütün, bağırışlara haykırışlara rağmen Hiç kimse kol kanat gerdirip gölge olmamakta Ve öylece insanların gözlerinin içine baka, baka İçim, içim eriyip yok olmakta. Dünyanın öznesi olan insan, Kaldıramayacağı hiç bir şeyden sorumlu tutulmamakta Kendisine emanet edilen yeryüzüne Adaleti hayırla ikame etme tavsiye olunmakta İnsanı ehsanin tekvim yapan tavsiyeler Vahyin dilinden şöyle sıralanmakta Allah a hiç bir şeyi şirk koşmayacaksın Namazı kılacak, zekatı vereceksin. Yetimlere öksüzlere yorgan olacaksın Tartıda ölçüde hile yapmayacaksın Ahdine verdiğin söz e sadık kalacaksın Komşun aç iken tok yatmayacaksın Aç gözlü olup çalmayacaksın Haksız yere cana kıymayacaksın Renk dil ırk ayrımı yapmayacaksın Zulme rıza göstermeyeceksin Zalime boyun eğmeyeceksin Adaleti ayakta tutan şahitlerden olacaksın Hiç bir şeyi amma hiçbir şeyi Allah ı sever gibi sevmeyeceksin. Gel gör ki insan dünyaya hayata, Ve insanlığa karşı çok umursamaz Gün olmasın ki ölüm haberleri gelmesin Evler yakılıp yıklımasın İnsanlar hunharca katledilmesin Çocuklar diri diri toprağa gömülmesin Anneler ateşten yürek taşımasın. Hani nerede demokrasi havarileri? Sözde aydın müptelası soytarılar Hani nerede adalet savunucusu siyasiler? Sözde halkım diyen insanlık düşmanları Hani nerede insan haklarından dem vuran Ne olduğu belirsiz kırkı kırk yaran Demogoji laf cambazları. Ne zamandan beri bu kadar umursamaz Bu kadar vicdansız oldunuz? Kalpleriniz ne zamandan beri taş kesilmiş Ne zamandan beri bu kadar rahat uyuyorsunuz? Dünyanın heryerinde insanlık tükenirken Hani bu dünya size emanetti? hasan BARAN |