Güneş ve Hayat
Ne bu karamsarlık, ne bu hüzün,
Sanki her günün gece, yok gündüzün. Parlayıp gözlerin, gülmek için yüzün. Neyi bekler ruhun, yok mu senin ışığın. Sen bu dünyayı hep böyle karanlık, Güneşi hiç doğmayacak mı sandın. Senden başka hiç kimse yok gibi, Umutsuzca yaşayıp, uyuyup kaldın. Sen sarılmışsın, esen yel önünde ateşe, Tutunmuşsun suya kapılmış meşeye, Senden başka kimse yokmuşcasına, Uyuyup kalmış, unutmuşsun doğacak güneşi. Emeli sarmışsın bir sarmaşık sırtına Toprağı bırakıp ekmişsin, umudu suya Meraklanmayıp atmışsın herşeyi bir kenara. Yaşama sarılmayı unutup bırakmışsın bir yana. Sen, yaşamın ilahi sırrına ermek istiyorsan eğer, Sakın geç kalma, sarıl şafak sökerken ateşe, yele, Gir hayatın içine, sev, sevil, kardeş ol, paylaş herşeyi yeniden, Sen insanlığını kazanırken, güneş doğsun hergün gül gibi üstüne yeniden. 14.05.2013 Cahit KARAÇ |